Hukukun üstünlüğü ve yaşam kalitelisi

Hukukun üstünlüğü, toplumun, toplumdaki her kişinin geleceğini ve  günlük yaşamını doğrudan etkiler. Kapitalizmin ve piyasa ekonomisinin anahtarı mülkiyettir. Mülkiyet hakkının yasalarla teminat...

Hukukun üstünlüğü, toplumun, toplumdaki her kişinin geleceğini ve  günlük yaşamını doğrudan etkiler. Kapitalizmin ve piyasa ekonomisinin anahtarı mülkiyettir. Mülkiyet hakkının yasalarla teminat altına alınmış olması halinde ancak, tasarruf-yatırım-tüketim dengesi sağlanır. Aksi halde iktisadi ajanlar sahip olamayacakları tasarrufu neden yapacaklar ?Mülkiyet hakkı insanların sahip oldukları taşınır ve taşınmaz eşya üzerinde bunlardan yararlanma ve tasarruf haklarıdır. Bu hak hukuk düzeni içinde kullanılır. Yani bazen  uygulamada kanunlarla belirli sınırlama da getiriliyor. Bunun içindi ki, mülkiyet hakkı hukuk sistemlerinde  mutlak dokunulamaz  bir hak değil ,sınırlandırılabilir bir hak olarak kabul edilir.Komünizmde  üretim araçlarının mülkiyeti devlete ait olmuş, kişlerin özel  mülkiyetine de sınır getirilmiştir. Sovyetler Birliği'nde  1936 Anayası ile toprak, doğal kaynaklar, sular, ormanlar, madenler, demiryolları, su yolları, havayolları, bankalar, iletişim araçları kamu malı olarak ilan edilmiştir.  Buna karşılık köylüye küçük toprak parçası ve herkese bazı özel mallar için mülkiyet hakkı  verilmiştir.Ne var ki  70 yıllık Sovyetler deneyiminde ve halen mülkiyet hakkının sınırlı olduğu Çin deneyiminde, özel mülkiyet hakkı  olmadan kullanılan milli  duygular, insani duygular, sömürü suçlamaları kişilere  verimli olmak için yeterli dinamizmi ve verimi  sağlayamamıştır. Bu nedenle ki 70 yıllık Sovyet bloku dağıldı ve piyasa ekonomisi hakim oldu… Yine bu nedenle Çin'de sınırlı da olsa mülkiyet hakkı getirildi. Merkezi planlama içinde  piyasa ekonomisi kuralları  yer almaya başladı.Çin'de halen Toprak ve Gayrimenkul devlete aittir. Kişiler yalnızca 70 yıllığına kiralayabiliyorlar. Devredilen hak da 70 yıllık kullanım hakkıdır.Hukuk tüm yaşamın altyapısı olduğu gibi iktisadi kalkınmanın da altyapısını oluşturur. Çok açıktır ki, Oligopol yapıların olduğu, kartelleşmeşmenin arttığı , rekabetin olmadığı ve spekülasyonun hakim olduğu bir piyasa ekonomisinde anarşi vardır ve kalkınma sağlanamaz.Yine,  yasal engeller yoksa devlet imtiyazlarının, ihalalerin, her türlü ruhsat ve izinlerin subjektif kriterlere göre dağıtılması haksız rekabet yaratır, haksız zenginlik yaratır, gelir dağılmını bozulur. Orta gelir gurubu yok olur.  İkili ekonomik yapı oluşur. Zenginler ve fakirler piyasası oluşur.Türkiye son 6 yıldır orta gelir tuzağına takıldı. Biz aksini söylesek de gelir dağılımın bozulması ikili ekonomik yapı ve ikili piyasa oluşmasına neden oldu. O kadar ki aynı kumaştan 200 liralık elbise de var… 5 bin liralık elbise de var. Dünyanın her tarafında moda ve marka farkı var ve fakat bu kadar fahiş bir fark  yalnızca bizde var. Yine bir ekonomide eğer yasalarla sınırlanmamışsa, siyasi iktidarlar bütçe kaynaklarını popülizm yapmak veya kendi partilerinin propagandasında kullanırlar. Bu hem diğer muhalif seçmen kitlesine karşı haksız rekabete yol açar, hem de kaynaklar çarçur edilmiş olur. Zira popülizm için harcama artınca, altyapı yatırımlarına yeterli kaynak kalmaz  ve aynı zamanda devletin piyasaya düzenleyici müdahalesi azalır. Bu şartlarda popülist iktidarlar, toplumu borçlandırırak altyapı harcamaları yaparlar. Bir anlamda toplumun geleceği ipotek altına girer.Bütün bunlar kaynakların etkin kullanılmaması demektir. Kaynak kullanımı etkin olmazsa, verimsiz olursa, elbette geçici büyüme olsada, orta ve uzun dönemde kalkınma sağlanamaz.Öte yandan 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hükümet ekonomiyi yönetemiyor 04 Şubat 2021 | 281 Okunma Faiz zor düzeltir çok kolay bozar! 03 Şubat 2021 | 534 Okunma İktidar kümesteki kazları yoluyor 02 Şubat 2021 | 620 Okunma Cari açık ülkeye kan kaybettirdi!.. 31 Ocak 2021 | 216 Okunma Gıda fiyatlarında iktidarın yanlışları 29 Ocak 2021 | 354 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar