Mahpushaneler de ülke toprağına dahildir!

Mektup almak heyecan verir, mutlu eder insanı. Keşke yine öyle olsaydı, gazeteden teslim edilen mektuplar yaşam sevinci verseydi. Maalesef tersi oldu, acılar yazıyordu hapishanelerden gelen tutsak mektuplarda. Zarflı, pullu, kalem inceliğiyle...

Mektup almak heyecan verir, mutlu eder insanı. Keşke yine öyle olsaydı, gazeteden teslim edilen mektuplar yaşam sevinci verseydi. Maalesef tersi oldu, acılar yazıyordu hapishanelerden gelen tutsak mektuplarda. Zarflı, pullu, kalem inceliğiyle biçimlenmiş mektup çağı bitti. Demir parmaklıklar ardındaki insanlar sesini duyurmak için hâlâ bu yolu kullanmak zorunda gerçi. Doğrusu bir yanıyla dost dokunuşudur mektup yazmak, almak, okumak; öte yandan farklı zamanları yaşadığımızı gösteriyor bize. Mahpushanede zaman daha ağır, farklı akıyor. Çocuk tecavüzcülerinin, kadın katillerin bir yolunu bulup dışarı çıktığı zindanlarda, hâlâ on yıllara mahkûm siyasi hükümlüler yatmakta. İşin siyasi, hukuki boyutunu kenara koyuyorum, ancak ağır insan hakları ihlalleri yaşanıyor. Özellikle hasta mahkûmların acılı öyküleri yürek burkuyor. Hukuk devleti olmanın birinci göstergesi mahpushanelerin durumudur.
Bir insanın suçlu olması, hüküm giymiş bulunması hakları olmadığı anlamına gelmez. Hele ki “suç nedir?”, “suçlu kimdir?” tartışması sürerken, bunca kaygan zeminde kolayca yerler değişirken, ayrıca üzerinde durmamız gerekir bu sorunların. İnsanlar asla hapse düşeceğini aklına getirmez günlük yaşamda. İçerideki insanın tecrit edilmesini umursamaz. Oysa mahpuslar da bu ülkede yaşamaktalar, aileleri, sevenleri, hakları var.
“Hapishanenin dört duvarı arasından çıkıp kanser hastalığımla birlikte oturmak istedim sizle sohbetlere... Nâzım’ın dilinden dostça bir merhaba ve gerçek hikâyemle geldim yanınıza” diye başlıyor Mesude Pehlivan’ın mektubu. Özenle kurulu cümleleriyle aktarıyor kanser hastası olduğunu. Dört ayda üç hapishane değiştirmiş. Bürokrasiyle, onur kırıcı uygulamalarla boğuştuğunu yazıyor Pehlivan. Doktoruyla baş başa görüşme hakkına saygı duyulmadığından, elleri kelepçelenerek (jandarmaya) bir hayvan...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Cumhuriyet okuruna veda 05 Nisan 2021 | 1.988 Okunma İflas 25 Mart 2021 | 1.632 Okunma İstanbul Sözleşmesi erkekleri de yaşatır! 22 Mart 2021 | 456 Okunma Vicdan terazisine güvenmek 18 Mart 2021 | 831 Okunma 12 Mart’ı doğru okumak 15 Mart 2021 | 409 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar