Dura kalka diyet

Cem Yılmaz dört ayda 17 kilo vermiş. Nasıl mı? Diyetisyen ve spor eğitmenin yardımıyla... Ancak Yılmaz'ın işi zor çünkü hızla verilen kilolar, hızla geri alınıyor. İnilen kiloyu korumak, kilo vermekten...

Cem Yılmaz dört ayda 17 kilo vermiş. Nasıl mı? Diyetisyen ve spor eğitmenin yardımıyla... Ancak Yılmaz'ın işi zor çünkü hızla verilen kilolar, hızla geri alınıyor. İnilen kiloyu korumak, kilo vermekten daha fazla irade ve dikkat gerektiriyor.
Diyetisyen ve spor eğitmeni ile kilo vermek hoş da, ucuz değil. Dar gelirli vatandaş, iki kere düşünür spora yazılmadan veya diyetisyene gitmeden önce.
Sadece diyetisyene para vermekle bitmiyor ki olay. Diyetisyenin yazdığı diyet reçetesi de bir sorun. Geçen yıl bir arkadaşım avokadonun teki beş liraya çıktı diye yakınıyordu. Niye ki? Diyetisyen vermiş. "Avokadonun çekirdeği yenir mi" diye sağa sola soruyordu. Belli ki "Madem tekine beş lira verdim, her gıdımından yararlanayım" derdinde.
Bir başka arkadaşım da Ramazan'ı iple çekiyor. Dindarlıktan değil, oruç tutarak diyet yapacakmış. Olayın dini yönü bir yana, Ramazan diyet açısından en zorlu dönem. Gün boyu yemek yok, su yok; top patladımı hurra yemeğe...
İftar davetleri, dostlar arası organizasyonlar da cabası. "Ramazan bereketi" lafı, iftariyelik ve tatlı satan esnafın durumunu anlatır. Onca ekstra yemek, yağ olarak depolanacak.
Perhizin, dini olanına oruç diyoruz. Perhiz ise nötr bir kelime. Bilimciler, perhizi son yıllarda daha fazla araştırıyorlar. Ve ilginç sonuçlara ulaşıyorlar. Ayrıntılar bir yana, olayın esasını biliyoruz: Perhiz vücuda çeki düzen veriyor. Az kalori alan bir beden daha iyi çalışıyor, daha sağlıklı oluyor.
Dilimize "fasılalı perhiz" diye çevirebileceğimiz bir yöntem var... İngilizcesi Intermittent Fasting. Fasılalı yerine aralıklı veya kesintili perhiz de denebilir. Aslında bir yöntem değil, birçok yöntemin ortak adı bu...
Bazılarında 24 saat boyunca hiç bir şey yemiyorsunuz. Ertesi gün normal yemeğe dönüyorsunuz. Üçüncü gün tekrar perhiz... (Su içmek serbest. Bazı reçetelerde çay ve kahveye engel yok.)
Bir de günü bölen fasılalı perhizler var. Mesela 16 saat aç kalıp sekiz saat kontrollü şekilde yiyorsunuz.
Haftayı bölmek de mümkün. Örneğin bir arada İngiltere'de moda olan 5:2 Diyeti... Beş gün normal yiyorsunuz. Sonra iki gün boyunca 500 kaloriye düşüyorsunuz.
Özetlersek... Ramazan diyet ayı değildir. Olur olmaz her şeye karıştırdığınız dini, bari kilolarınıza karıştırmayın. Öte yandan perhizle, yani ciddi kısıtlamaya giderek diyet yapmak, kilo vermek mümkün. Ancak herhangi bir rahatsızlığınız varsa bir doktora sorun.

YAKACIK'TAN SELAMLAR
Üç arkadaş sohbetteyiz. Birinin Yakacık'ta işi varmış. Diğeri sordu: "Yakacık, Yakacık derler, nedir oranın özelliği?" "Şimdilerde hiçbir özelliği yok" dedim. Ama 1960'lara kadar, sayfiye yeriydi. Kartal'a, Pendik'e tepeden bakardı. Tabii ayazmanın olması Rumları çekerdi. Osman Cemal Kaygılı'nın kitabına bakıver.
Düşündüm. Beş yıldır Kaygılı'nın 1931'de yazılarını toplayan Köşe Bucak İstanbul kitabının kapağını açmamışım. Bakın 90 yıl önceki Yakacık'ı nasıl anlatmış: "İstanbul sayfiyelerinin ahu babası, iyi sularının şöhreti Ankara'da bile şan veren Yakacık'tır. Aşağıda Kartal toz toprak içinde cayır cayır yanarken, yukarıda Yakacık ferah ferah eser. Hem de ne esiş! Sanki serin bir limonata rüzgar şeklinde ciğerlerimize akıyor gibi."
Yakacık sularıyla ünlü bir semti... Yorgunluk atmak için oturanlara kahveci şöyle sorarmış: "Hangi sudan verelim efendim: Şeker suyundan mı, çalkantıdan mı, çelikli hacı kahyadan mı, korkudan mı, yoksa ayazmadan mı?"
Yakacık'ın en ünlü suyu ayazmadan gelendir. Ortodoksların kutsal saydığı, şifalı dedikleri su kaynaklarına ayazma denir. Osman Cemal Kaygılı, Yakacık'ı en çok Ermenilerin, sonra Rumların, üçüncü sırada da Türklerin ve Yahudilerin ziyaret ettiğini anlatıyor. Bu ilgi yüzünden yemekler Kartal'a, Pendik'e kıyasla pahalıdır.
Ben Yakacık'ın son demlerine ucundan yetiştim. Marmara Denizi'ne yukarıdan bakan villalar vardı. Bu villaların birindeki Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'i hatırlıyorum. Bahçeye küçük renkli heykeller konulması hoşuma gitmişti.
Kaygılının aşağıdaki cümlesi, Yakacık'a uğrayacak olanlar için: "Aydos dağının kekik kokulu eteklerini yalayarak gelen rüzgara bağrınızı verip de buz gibi ayazma ve koru sularını içtikçe, her yarım saatte bir karnınız acıkır."
Pardon ne demiş; "Bol soğanlı lahmacun yiyip gazlı içecek için" mi demiş?

ÜZÜNÇLÜ SEVİNÇ
Pencerenin hemen dışından gelen kuş cıvıltılarıyla güne başlamak elbette çok hoşuma gidiyordu. Ancak birkaç yıl önce yaşadığımız, tıkanmış davlumbaz tecrübesinden sonra, aklıma kötü bir olasılığı da getiriyordu. Ve korktuğum başıma geldi.
Klimada bir sorun vardı. Çok fazla soğutuyordu. Usta çağırdım. Bir bozukluk yoktu. Ancak dış ünitenin hemen arkasına kuş yuva yapmıştı. Bu da hava dolaşımını etkilediği için cihaz dengeyi kuramıyordu. Tek çare yuvayı bozmaktı.
Minicik dallarla örülmüş, futbol topu hacmindeki yuvasını kurmak için kim bilir kaç sefer yapmıştı? Ve orada acaba kaç yavruyu büyütmüştü?
"Tekrar yapar mı" dedim. "Bir kere bozulunca, kuşlar aynı yere yuva yapmazlar" dedi usta kendinden emin bir sesle.
Bunu duyduğumda hem sevindim, hem üzüldüm...
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şeyhül Muharririn 12 Kasım 2018 | 913 Okunma Cenaze marşı 11 Kasım 2018 | 711 Okunma Milyar dolarlık arayış 10 Kasım 2018 | 4.314 Okunma Kaşıkçı niye öldürüldü? 04 Kasım 2018 | 5.696 Okunma Bellek dostu yazı tipi 03 Kasım 2018 | 245 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar