Kökünü kuruttuğumuz sebzeler ve meyveler

Tam 35 yıl önce ABD'nin başkenti Washington DC'deyim. Arkadaşım Hüda Yavalar'ın dairelerinden birine yerleştim. Evde herşey var ama "buzdolabı tamtakır kuru bakır". Ya da bir başka benzetmeyle "fare düşse kafası...

Tam 35 yıl önce ABD'nin başkenti Washington DC'deyim. Arkadaşım Hüda Yavalar'ın dairelerinden birine yerleştim. Evde herşey var ama "buzdolabı tamtakır kuru bakır". Ya da bir başka benzetmeyle "fare düşse kafası yarılır". Yer Nortwest denilen bölgede. Yabancı temsilciliklerin hepsi burada. Hemen soldaki bina Fransa'nın askeri ateşeliği. Biraz daha ileride bizim askeri temsilciliğimiz bulunuyor. Aynı yola devam edince karşınıza büyükelçiliğimiz çıkıyor. Sağ tarafımda nefis bir Arjantin lokantası, "Madam Nora" var. Hemen onun yakınlarında Çad büyükelçiliği. En garibanı bu. Bayrakları bile yırtık pırtık. Bunu asıp indiren adamla selamlaşır hale geldik. Bu bando mızıkasız merasim sırasında dudaklarının ucundaki filtresiz sigarayı görüyorsunuz. Külü bile üstünde.Cıvardaki marketler bile en kazığından. Örneğin Safe Way bana en yakın olanı. Fiyatlar Giant'ın -en ucuzundan- en az 3 katı. Çaresiz buraya girdim. Rafları tarıyorum. Bütün dikkatimi etli mamüllerde domuz olmaması için kullanıyorum. Bu da faturayı yükselten en büyük etken. Kış olması önemli değil; karpuz, kavun, kiraz gibi meyvelerin çeşidinden geçilmiyor. Şili'den Kenya'ya kadar hepsi ithal. Dilimlenip ambalajlanmış kavunların içindeki plastik kaşıklar dikkatimi çekti. Etiketleri hiç sormayın. Bir ara gözüm küçük boy lahanalara ilişti. İsmine bakınca iceberg-letuce yazıldığını farkettim. Yani "buzul salatası". Köken notunu okuyunca Norveç menşeili olduğunu öğrendim. Biraz daha açarsam, İskandinav gen mühendislerinin ürünü. Salatayla lahanayı çiftleştirmişler. Bunları şimdilerde Çarşamba pazarında bile satıyorlar. Hatta canım çiğköftemizi bile bunların içine koyup yiyoruz. Eyüp Sultan'da, Bayrampaşa'daki salata ve marulların yetiştirildiği bostanlar artık apartman oldu. Yüzyılların ünlü enginarı artık ilçe girişine dikilen heykel. Hele adıyla şöhret Yedikule'de dahi ekim yok.Adı üstündeİçinizde şimdilerde Kemer Country olan Kemerburgaz'da yetişen sarı karpuzları bilen var mı? En eski arkadaşım Yılmaz Özbay'la -O'na da sağlık diliyorum- dayılarının karpuz bostanlarına daldığımız günleri hatırlıyorum. Yörenin patlıcanları, kabakları ve pırasaları umurumda olmazdı. Varsa yoksa içi sarı karpuzlar. İşin ziyanlığını çıkarmıştık. Sadece göbeklerini yer, kalanlarıyla maç yapardık. Taştan kalelere ulaşana kadar ortada kabuk bile kalmazdı. Ondan sonra başlardık dalaşmaya; Goldü, değildi...Salatalık deyince iki yer akla gelirdi. Biri, sukabağı gibi Langa Hıyarı, öbürü rejim yapmış kibarı, Çengelköy. Langa'da yetiştirilenler genellikle cacıkta kullanılırdı. Bir de karışık turşuda. Çengelköy öyle mi? Rakı sofralarının süsüydü. Hele İnönü Dolmabahçe stadında buzlar arasında satılan turşuları ye yavrum ye... Çatlayana kadar götürsen yine gözün kalırdı. Şimdi Çengelköy diye satılanlara bakın, hepsi imitasyon. Ne boyu bosu ne de tadı benziyor. Satıyorlar, biz de iki anlamda yiyoruz.Arnavutköy ÇileğiDaha sonra Garden 74 olan yerdeki çilek tarlasını iyi hatırlarım. Yaşı müsait olan İstanbullular da bilir. Bunlar Tarsus ve Serik'teki  seralarda üretilen devşirmelere benzemezdi. Arnavutköy Çileği, bugün Karadeniz Ereğli'ye sıkışıp kalmışları andırırdı. Küçük, kırmızı-beyaz renkli olur, müthiş güzel kokardı. Şimdi ara ki bulasın. Osmanlı karanfillerinin yanına gitti. Beykoz Akbaba'nın o kocaman, bembeyaz cevizleri gibi yok edildiler. "Ceviz mobilya" meraklılarına kurban gittiler. Bu katliam aynı bölgede denizde de sürdü.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İzin 20 Kasım 2020 | 189 Okunma Bağırmayın!.. 19 Kasım 2020 | 345 Okunma Harekatlar 18 Kasım 2020 | 275 Okunma Ayak topu "bizim dünyamız" 17 Kasım 2020 | 131 Okunma Söylemler/çelişkiler 16 Kasım 2020 | 174 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar