Bozayı bile olamadık

Dünyada bir sürü özel gün var. Bizim Erkan Yiğit'in tabiriyle sadece kıl, tüy günü yok. Belki bir yerlerde, örneğin koyunlar ülkesi Yeni Zelanda'da vardır da bizim haberimiz yok. Tabii bunlar arasında önemliler de...

Dünyada bir sürü özel gün var. Bizim Erkan Yiğit'in tabiriyle sadece kıl, tüy günü yok. Belki bir yerlerde, örneğin koyunlar ülkesi Yeni Zelanda'da vardır da bizim haberimiz yok. Tabii bunlar arasında önemliler de mevcut. Mesela "Kadına şiddetle mücadele" bunlardan. Paris'ten Roma'ya, Londra'dan Lima'ya hakkı veriliyor. Belki de Türkiye'de ilk kez bu kadar kapsamlı etkinlikler izledik.Hani arada "meşrebe uygun" pankart ve sloganlar gözlemlesek de, bu işlere iyi destek verildi. Üstelik aynı gün iki kadın cinayeti daha işlenmesine rağmen. Uyuşturucu parası uğruna annesini öldüreni bir kenara atalım. 20 yaşındaki Belkıs'ın önce bıçaklanıp sonra eşarpla boğulmasını kimse "iyi hal indirimine sokmamalı". Bunu yapan öz babası. 16'sındaki kız kardeşine bir hafta işkence yapıp, sonra elektrik vererek öldüren ağabeyinkinden farksız cinayet.Bu arada tüm dernekler program ve konferanslarla kadına şiddeti kınıyor. Futbolla ilgisi olmayan Aile Bakanı'nı bile statta gördük. İlanlar gırla. Bunların arasında bazıları dikkat çekici. Öyle birini izledim ki, ayrı yere monte ettim. Ekrana bir orman görüntüsü geldi. Bozayı yazısıyla birlikte. Bu cinsten ikisini izlemeye başladık. İç spiker erkeğin kızdığı zaman düşmanını anında parçaladığını söyledi. Yine sinirlendiği an saatte 48 kilometre hıza ulaştığını anlattı. Sonunda erkek ve dişinin mutlu pozları eşliğinde şu sözleri duyduk:"Bozayı, dişisine ise müşfiktir. Hiçbir zaman şiddet uygulamaz".Mesaj anlama kapasitesi olanlar. İki ayaklı olanların bazılarını ne kadar etki eder bilemiyorum. Benim aSpor'da izlediğim bu senaryoyu hazırlayanları yürekten kutlamak istiyorum. Başta önayak olan KADEM yönetimini. Bu espri dolu kısa filmin "Kamu spotu" olarak tüm kanallarda yayını mutlaka sağlanmalı.***Klavye DelikanlılarıBir sürü hak edilmedik pohpohlama arasında başlandı. Grubun diğer ekranları ve yazılı medyasıyla destek verildi. Yine de yaşatılamadı. "Bu dizi tutmaz" diyen tek köşe burasıydı. Çünkü, kullanılan dil, internet başında oturanlarınki gibi tatsızdı. Bir kere daha tekrarlamak lazım; "Dizilerde senaryo grubu çok önemli". Halka dönük kalemi olmayanlar asla başarı sağlayamaz. Seray Sever ve Vildan Atasever gibi oyunculara yazık oldu. Geçmişten ders almamakta direnenlere, bu gibi finaller sürpriz olmamalı. Sadece Show TV değil aynı sonu Çocuklar Duymasın'da görürseniz şaşmayın. Bunda da senaryo ekibi dökülüyor. Bazı konular üçüncü hatta dördüncü kez tekrarlanıyor. Önemli detaylar ihmal ediliyor. Meltem -Pınar Altuğ- Suzan Kardeş'in anneannesine döndürüldü. Sevgili dostum Beşiktaşlı Birol Güven farkında değil. Havuç karakterini, Gurme Tansel ve kızlarını hatırlamayanlar kendi sonlarını yazdılar. Geçmiş olsun.***O Ses TürkiyeBenim favori programım dokuz jürili hale getirildi. Gökhan Özoğuz, Hadise, Murat Boz ve Yıldız Tilbe bu sezonun jüri üyeleri. Ancak eski bölümlerle yeniler öyle harmanlanıyor ki, döner koltuklarda oturanların sayısı çoğalıyor. Ebru Gündeş, Sibel Can, Hakan Özoğuz, Özkan Uğur ve Mazhar Alanson'u da fark ediyoruz. Şimdi de bunlara "Unutulmayanlar" ilave edildi. Hani halk dilinde bir laf vardır; "Maksat torba dolsun".Giyim-kuşam faslı da ayrı sorun. Sunumun hoş kızı Saadet'i bir gecede dört ayrı kılıkla görebiliyoruz. Hadise aynı durumda. İki dakika önce elbisesi yerleri süpürüyor. Hemen peşinden apandisit izini görüyoruz.Yeni sesler konusu diğer problem. Bu yüzden eskilerden montajla durum kurtarılmaya çalışılıyor. Yarışmacılara eleneceklerini bile bile hâlâ Fettah Can şarkıları okutuyorlar. Ya da jürinin alerji duyduğu Türk Sanat Müziği ile çıkarılıyorlar. Size bir itirafta bulunayım; "O Ses Türkiye'yi tek başına Athena Gökhan kurtarıyor".***Çeyrek asır25. İstanbul Türk Müziği Festivali 15 Nisan-15 Mayıs 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı İBB ve TRT'nin katkılarıyla yapılan bu organizasyon 25. senesini idrak edecek.Bu yılın sloganı "Körleşen ruhumuzu müzikle yeşertelim". Çeyrek asra yakışır bir sempozyum etkinlikler arasında. 12 ayrı oturumda tamamlanacak bu sempozyumda "Müziğin sorunlarını başkaları değil, yine müzik insanları çözecektir" teması hâkim olacak.Size samimi olarak düşüncemi açıklamak istersem olayın lokomotifi yine bir kişi olacak Yrd. Doç. Dr. Göktan Ay. Kendisine şimdiden başarı dileklerimi yolluyorum.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İzin 20 Kasım 2020 | 189 Okunma Bağırmayın!.. 19 Kasım 2020 | 345 Okunma Harekatlar 18 Kasım 2020 | 274 Okunma Ayak topu "bizim dünyamız" 17 Kasım 2020 | 131 Okunma Söylemler/çelişkiler 16 Kasım 2020 | 174 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar