Suudi Veliaht Prensi ve OPEC+ grubu lideri Selman hangi cesaretle Biden’a çemkirdi?

OPEC+ grubu, ABD’nin tüm itirazlarına rağmen petrol üretiminde kısıntı kararı aldı. Amerikan basını, Suudi Arabistan’ı fiyatları düşürmeye ikna etmek için 15 Temmuz’da Cidde’ye giden ve tartışmalı bir isim olan Prens Selman ile görüşen ABD Başkanı Joe Biden’ın bırakın ‘olumlu’ bir cevap almayı hoş olmayan bir şekilde karşılandığını yazdı. Ortadoğulu bir uzman Suudi Arabistan’ın bu tavrını “ABD için bariz bir meydan okuma” olarak niteledi.

ÖZELLİKLE SUUDİ ARABİSTAN VE BAE, PUTİN’İ AMERİKA’YA KARŞI NEDEN TERCİH ETTİLER?
ABD eski Başkanı Trump’un Suudi Arabistan’a yaptığı kılıç dansı bütün dünyada yeni bir ittifaktan çok ABD’nin hegemonik gücü etrafında toplanan körfez ülkelerine işaret ediyordu. Trump, ABD Başkanlığı döneminde Suudi Arabistan’dan aldığı milyar dolarlık haraçlarla neredeyse ABD’nin trilyon dolarlık borçlarına az da olsa bir nefes getirebilmişti. Trump etrafında toplanan bu körfez çetesi Biden döneminde deyim doğruysa başsız ve boşta kalmışlardı. Zira, Financial Times’a konuşan Ortadoğu uzmanlarına göre Fars Körfezi bölgesindeki Arap ülkeleri, ABD’nin güvenilir bir müttefik olmadığına ikna olduklarında Ruslarla büyük siyasi ve ekonomik ortaklıklar kurmuşlardı. Örneğin Suudi Veliaht Prensi Selman ile Putin arasında muhtelif zamanlarda yapılan telefon görüşmeleri iki ülke arasında samimi diyaloglar kurulmasına neden olmuştu. Putin’in Veliaht Prens Selman’ı Ukrayna ile esir değişimi sürecinin başarıya ulaşmasındaki katkısından dolayı takdir ettiğini belirtmişti. Selman ise Putin’e krize siyasi bir çözüm bulunması için gösterilen tüm çabaları desteklemeye hazır olduğunu vurgulamıştı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Suudi Arabistan’ın bir diyalog ortağı olarak Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmasını desteklediğini bile ifade etmişti. Siyonist basını Times of Israel, 28 Şubat 2022’de Suudi Arabistan ve BAE’nin Ukrayna savaşından beklenenden daha büyük kazanımlar elde ettiğini yazdı. “Suudi Arabistan, önceki ABD yönetimlerinde alışık olduğu gibi ABD’ye elverişli bir pozisyon vermek istemiyordu.”