Kılıçdaroğlu’nun su döktüğü mezar

Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Barış Terkoğlu'nun bugünkü (21.11.2022)'' Kılıçdaroğlu’nun su döktüğü mezar'' başlıklı yazısı.

Hem öldürüyorlar hem de cenazenizde ağlıyorlar. Tırnaklarının arasında kanınız kururken en çok onlar figan ediyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu, kardeşi Celal’in cenazesini kaldırırken aklımdan geçti. Hani “Ne atabilirsin ne satabilirsin” derler ya. Kardeş bu... Aynı karından doğmuş, beraber gülmüş beraber ağlamışsındır. İstesen de düşman olamazsın. Kılıçdaroğlu da olmadı. Geçen ay hastanede ziyaret etmiş, elini tutmuştu. Önceki gün de son yolculuğuna uğurladı.

Ancak Kemal Bey ile karşısındaki tabutun içinde yatan kardeşinin arasında koca bir hendek kazılmıştı. Bu hendeği kazan başkasıymış gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan “derin bir üzüntü” içinde olduğuna dair mesaj yolladı.

Sahi Baykal meselesinde de aynısı olmamış mıydı? FETÖ çekmiş, servis etmiş, AKP medyası ilk kez yayımlamıştı. Ancak Baykal’ı istifa ettiren basit bir görüntü değildi. Erdoğan kürsüye çıkmış, “Ne özeli, genel genel” diye bağırmıştı. Kapının ardında olanı siyasetin ortasına taşımışlar, “İstifa istifa” diye bağırmışlardı. Katil olay yerine bir kez de kendini temizlemek için uğrar ya... Baykal istifa edince “derin üzüntü” duyup Kılıçdaroğlu’na “Sen yaptın” demişlerdi.

İşte Celal Kılıçdaroğlu’nun başına gelenin hikâyesi de benziyor...

KEMAL BEY’İN VETOSU
Kılıçdaroğlu ailesi, diğer fertlerini pek tanımasak da yedi kardeşten oluşuyordu. Celal Bey, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan altı yaş küçüktü. Aynı ortamda büyümüşlerdi. Gelgelelim, okuma konusunda ağabeyini örnek almadı. Liseyi terk etti, işçiydi.

Ekonomik durumu “herkes gibi”ydi. 2007’de emekli olduktan sonra bekçilik yapmaya başladı. Durumu keşfedilince yandaş medya önce buradan vurdu. Onlara göre koca genel başkanın kardeşi, inşaatlarda bekçilik yapamazdı. Baksanıza Erdoğan’a, onun kardeşleri sıcak sudan soğuk suya ellerini sokuyor muydu!

Celal Kılıçdaroğlu’nun ağabeyi ülkenin kurucu partisinin genel başkanıydı. Tartışmasız en kritik makamlardan biriydi. Celal Bey, soyadının kendisine bir şeyler kazandırmasını bekliyordu. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu, aynı günlerde Erdoğan’ın ailesinin bu denli siyasetin içinde olmasını eleştiriyor, vakıflarının kamudan beslenmesine tepki gösteriyordu. Konu kendisi olunca farklı davranmadı. Belki bir belediye başkanına telefon açsa, kardeşini “danışman” yapabilir ya da bir yönetim kuruluna adını yazdırabilirdi. Bunu seçmediği gibi, ailesinin siyasetten uzak kalması için çalıştı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Uğur Dündar’ın babalık davası 25 Nisan 2024 | 5.260 Okunma Erdoğan görevi bırakmalı 22 Nisan 2024 | 4.736 Okunma Baskın yapılan evden çıkan hâkim 18 Nisan 2024 | 5.217 Okunma İsmi lazım değil! 15 Nisan 2024 | 1.621 Okunma Az kalsın bütün Beyoğlu elden gidiyormuş! 11 Nisan 2024 | 963 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar