Tümel ilkeler ışığında İslam’ı yeniden anlamak (5)
“Aklı koruma” tümeliyle ilgili bahsi şu tespitle bitirelim: Dinin uygulama şekilleri din değildir; çünkü araya insanın bilgisi, görgüsü, kabiliyeti girmektedir ve uygulamalar kültürden kültüre...
“Aklı koruma” tümeliyle ilgili bahsi şu tespitle bitirelim: Dinin uygulama şekilleri din değildir; çünkü araya insanın bilgisi, görgüsü, kabiliyeti girmektedir ve uygulamalar kültürden kültüre değişir. Değişmeyecek olan, dinin kaynağının her dönemin insanı tarafından yorumlanabileceğidir; dolaylı vahiy (Kur’an) ile doğrudan vahyin (aklın) ilişkisi ancak bu şekilde gerçekleşir; zira akıl Allah’ın yeryüzündeki terazisidir. M. Akif’in, “doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı/Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” ile M. İkbal’in “Kur’an’ı sana yeni iniyormuş gibi oku” sözlerindeki espri budur.
CANI KORUMA TÜMELİ
Hayat felsefemizi oluşturması gereken ikinci tümelimiz (yazı dizimizde aklı öne çektik ama sıralamada canı korumak ilk sıradadır) “canı muhafaza” ilkesidir. Amaçsal okumayı (makâsıd) sağlayacak olan beş tümelin dördü de (akıl, nesil, mal ve din) can söz konusu olduğunda “canı koruma” ilkesine tabi olur; yasaklar ve emirler (dini ya da örfi) dikkate alınmaz. Örneğin insan, zorda kaldığı takdirde domuz eti, murdar et...