Dinler var Tanrı yok!
“- Efendim Tanrı’nın tek bir mesajı olsa ve çok önemli tek bir satır olsa, sizce bu ne olurdu?– Bunu dört kelimeye sığdırabilirim: “Hepiniz beni yanlış anladınız!”Yukarıdaki replik...
“- Efendim Tanrı’nın tek bir mesajı olsa ve çok önemli tek bir satır olsa, sizce bu ne olurdu?
– Bunu dört kelimeye sığdırabilirim: “Hepiniz beni yanlış anladınız!”
Yukarıdaki replik “Tanrı ile Sohbet” (Conversations With God) filminden… İzlemeyenlere öneririm. Sadece filimden hareketle değil, ülkemizde olup bitenlere ve dünyanın gidişatına bakarak da söylüyorum, sığınağımız; ağır sorunlar karşısında tutunmak istediğimiz, insan kalabilmemize olanak tanıyan maneviyat alanı; bizzat dinî, felsefî, siyasî düşünce üretenler tarafından heder edildi. Tecrübe dediğimiz kavramı ne ahlaki ne de ruhsal zeminde artık konuşamıyoruz. Manevi irtibatı dindar bilinç ya birkaç ritüeli yerine getirmek ya bir siyasi lidere oy vermek ya da herhangi bir cemaatin içinde yer almak zannediyor. Bunu tüm dinlerin bağlıları üzerinden de söylüyorum. Tecrübe nedir, Tanrı tecrübe edilir mi, edilirse doğru bir zeminde olduğumuzun sağlaması nasıl yapılabilir sorusu günümüz insanının zihninde yok. Mayınlı bir zeminde yürüdüğümün farkındayım. Zira Kant gibi filozoflar; akıl sınırlarını aşamaz, aştığı takdirde yanılsama...