Bizim Sabahımız

Hemen her şeyde olduğu gibi sabahımızı (akşamımızı da) hayata bakışımız belirliyor. Akşam yatıp, güne kalkışımız yalnızca yakınlarımızın şefkatlerine veya kurulmuş...

Hemen her şeyde olduğu gibi sabahımızı (akşamımızı da) hayata bakışımız belirliyor. Akşam yatıp, güne kalkışımız yalnızca yakınlarımızın şefkatlerine veya kurulmuş saatlerimizin emri vakilerine emanet değil. İnandığımız değerlerle ve yaşam pratiğimiz ve hayat şartlarımızla yakından ilgili.

Akşam nasıl öldüysek, sabah öyle diriliyoruz. Sabahımız akşamımızdan, akşamımız sabahımızdan sorulur. Emzikli anneler, uykusuz yaşlılar, sancılı hastalar, ıngalar dışında evreni en çok uyandıran şey; iş başına kurulu saatler. Saatler uyumuyor. Zamanın nöbetini yapay düzlemde onlar tutuyor. Doğal olarak ise kimi milletleri güneş kaldırırken, kimileri erkenci ve güneşi uyandırabiliyor. Göz çapakları ve abdest bağlantısıyla açılıyor çoğu sabah. Sonra kimi memleketlerde gün arası uykular var.  Siestayı analım mesela. Kimi milletlerin güneşi bahane edip günü tatile vermesini veya kısa kısa kestirmesini…Bizim şekerleme veya kaylule olarak bildiklerimiz de var.

Biz sabaha farklı başlıyoruz. Uykudan hayırlı elbette salat. Fakat bu uykunun  hayırsız olduğu anlamına gelmiyor. Uyku da az hayırlı değil fakat hayırsızı da var anlamına geliyor.

Nevm/uyku; salt biyolojik bir şey olmasa gerek. Çoğu zaman böyle düşünüldüğü için ilkokulluya bile söylenmeyecek bir giriş cümlesiyle kendimizle dalga geçmek istedim. Sonuçta ölüm: büyük uyku ise, diğeri de hayat oyunundan yanıp-yorgun düştüğümüz için biraz dinlenmek adına yaşadığımız küçük uykular. Molalar...

Fakat bir de ayaktayken, güpegündüz olanı var. Gaflet uykusu... Etkisizliği geçelim, tepkisizlik, cansızlık, sağ olmama, ölüm uykusuna yatma durumu... Aymazlık. Duyarsızlık, duyuların derin işlevlerini, kök duyumsayışlarını gayb etmesi durumu. Meselâ iki fal taşına rağmen, tepeg/özümüzün körolasılığı... Bilinçsizlik horlamaları mesela. Bunlara kıyasla gece yaşanılan uyku çok masum.

Güneşin alnında, ayaktayken, oradan oraya hareket halindeyken uyunan uyku ise tam bir rezalet. Arif olmalı. Daima "uykusuz" kalmalı fakat zor. Başı düşecek illa insanın, kalbi dalıp gidecek kimi zaman.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kitap okumak bizi bozar 28 Ağustos 2018 | 4.752 Okunma Senin şarkın ne? Veya türkün? 21 Ağustos 2018 | 3.580 Okunma Vicdan 14 Ağustos 2018 | 3.534 Okunma Yaz ve yazmak 07 Ağustos 2018 | 2.168 Okunma Biraz küselim 31 Temmuz 2018 | 2.275 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar