IŞİD tarzı bir devlet

Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla ilgili olarak kesinleşen iki husus var. Biri onun 2 Ekim tarihinde Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki konsolosluk binasına girdiği. İkincisi de onun konsoloslukta resmi işlem...

Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla ilgili olarak kesinleşen iki husus var. Biri onun 2 Ekim tarihinde Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki konsolosluk binasına girdiği. İkincisi de onun konsoloslukta resmi işlem yaptıranların çıktığı kapıdan bir daha çıkmadığı. Bu iki kesin bilgi onun konsolosluk binasının içinde sırra kadem bastığı konusunda herhangi bir şüpheye mahal bırakmıyor. Sorular ve soru işaretleri “Orada ne olduğu?” konusunda. 

Tabii orada onu cinler alıp götürmüş değiller. Mutlaka Suudi yetkililerin kesin olarak bildiği bir şey oldu. Ama işin kötü tarafı onların da “diplomatik dokunulmazlık” zırhına bürünmeleri. Eğer ki bu zırha bürünmüş olmasalardı olay belki şimdiye kadar çoktan aydınlatılmış olacaktı. Konsolosluk binasının aranması için izin verdikleri bildirildi ama arama işleminin fiilen gerçekleştirilmesini sürekli çeşitli bahaneler ileri sürerek aksatıyorlar. Konsolosun evinin aranması talebine de henüz olumlu bir cevap verilmedi. 

Olayla ilgili yorum yapanların çoğunluğu öldürülmüş olduğu kanaatinde. Hatta birçokları bu konuda kesin bir dil kullanıyor. Özellikle Suud istihbaratından, adli tıp kurumu yetkililerinden ve veliaht prensin yakın korumalarından oluşan on beş kişilik bir timin elemanlarının aynı saatlerde konsolosluk binasına girmeleri ve Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluk binasına girdiği saatten iki buçuk saat sonra çıkmaları bu yöndeki kanaati güçlendiriyor. Ama ne şekilde öldürüldüğü ve cesedinin nasıl çıkarıldığı konusunda henüz bir bilgiye ulaşılmış değil. 

Birçokları cesedinin parçalanarak çıkarıldığı yönünde tahminde bulunuyor. Bu konu henüz kesinleşmiş olmasa da “Bir devletin diplomatik temsilciliğinde böyle bir şey yapılabilir mi?” sorusuna verebileceğimiz tek cevap “Eğer bu devlet Suudi Arabistan ise mümkündür” şeklinde olabilir. Çünkü Suudi Arabistan, IŞİD tarzı bir devlettir. Zihniyetleri, ortaya çıkarılmalarındaki amaç ve çizgileri aynıdır. 

Suudi Arabistan, hilafet devletini arkadan vurmak amacıyla oluşturulan karanlık bir ihanet çetesinin kurduğu devlettir. IŞİD de benzer bir ihanet çetesidir ve şimdiye kadar sürekli İslâmî mücadeleye arkadan darbe vurmak amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Bir ortak yanları da yaptıkları zulüm uygulamalarına “şeriat” kılıfı geçirmeleridir. Böylece İslâm’ın adalet ve hukuk temelli nizamı hakkında zihinleri bulandırmak, bu konuda yürütülen kara propagandaya malzeme oluşturmak için çalışmışlardır. Amaçları bu kara propagandaya malzeme oluşturmak olduğu için de yerine göre vahşi uygulamalara da başvurmaktan ve bunu “bakın işte şeriat budur” diye medya organlarına araç olarak sunmaktan çekinmemişlerdir. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD’nin “düşünce özgürlüğü”ne saygısı! 26 Nisan 2024 | 66 Okunma Abdülmecid Zindani 25 Nisan 2024 | 226 Okunma Siyonizmin BM üzerindeki egemenliği 20 Nisan 2024 | 76 Okunma İran önemli bir fırsatı kaçırdı 19 Nisan 2024 | 246 Okunma Filistin Esirler Günü 18 Nisan 2024 | 56 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar