Geçenlerde katıldığım bir etkinlikte bir öğretim üyesi Atatürk
döneminde toprak reformu girişimlerini anlattı. Ancak nedense
Atatürk'ün bu doğrultudaki büyük bir başarısından, tekke ve
zaviyelerin ve cami vakıflarının arazilerine tazminatsız bir
biçimde el konulmasından hiç söz etmedi. OSMANLI'DA
DİNİ VAKIFLARIN ARAZİLERİ
1789 Fransız Devrimi öncesinde Fransa topraklarının önemli bir
bölümü kiliseye aitti. Fransız Devrimi sonrasında bu topraklara el
kondu. Atatürk de benzer bir eylemi Türkiye'de gerçekleştirdi.
Osmanlı döneminde, arazinin önemli bir bölümü dini vakıfların
elindeydi. Bu konuda farklı tahminler bulunmaktadır. Vakıflar
Gen.Müd.'ne göre, Osmanlı'nın son dönemlerinde arazinin dörtte biri
vakıflara aitti. 19. yüzyılın sonlarında Mehmet Sait Paşa'nın
hazırladığı bir rapora göre ise ülke arazisinin yarıdan fazlası
vakıfların mülkiyetindeydi (Vakıflar Gen.Müd., Cumhuriyetin 50.
Yılında Vakıflar, Ankara, 1973, s.244). Diğer taraftan,
"Engelhardt, Türkiye'deki gayri menkullerin ve emlakın dörtte
üçünün 19'uncu asırda vakıf sıfatiyle camilere ait bulunduğunu
iddia etmektedir." (Derin, H., Türkiye'de Devletçilik, İst., 1940,
s.60)
Tekkeler ve zaviyeler de bazı arazilerin ve önemli miktarda
gayrimenkulün sahibiydi. TAZMİNATSIZ EL
KONDU
Türkiye'de demokratik devrimin ana unsurlarından biri toprak
reformuydu.
30 Kasım 1925 gün ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin
Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Ünvanların Men ve İlgasına
Dair Kanun (Resmi Gazete ve Yürürlük: 13.12.1925) kabul edildi. Bu
Kanun sonrasında tekkelerin ve zaviyelerin arazi v...