Yıldıray Çiçek TÜRKGÜN

Siyasette bozulma, çürüme ve vefasızlık

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok partili sisteme geçilerek Türk siyasetinin geniş bir yelpazeye kavuştuğu günden bu yana yaşananlara bakıldığında, siyasetin kalitesini, ahlakını ve seviyesini düşüren unsurlarda da belirgin bir artış olduğu görülmektedir. Oysa siyaset, basit bir mantıkla yalnızca partiler arası rekabetten ibaret değildir; etkisi itibarıyla ülke yönetimine talip olmanın, yön vermenin ve devlet idaresini üstlenmenin temel aracıdır.

01 Aralık 2025 | 186 okunma

Seçimlerle hükümeti kurma hakkını elde eden siyasi parti, devleti yönetme sorumluluğunu üstlenen aktördür. Bu nedenle Türkiye’deki tüm partilerin yönetim kadrolarını ahlaklı, karakter sahibi ve vizyoner kişilerden oluşturması büyük önem taşımaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunan her parti milletin temsilcisidir. Nitekim meclise gönderilen kişilerin sıfatı “milletvekili”dir. Milletin vekili olan bu kişiler, davranışlarıyla, çalışmalarıyla ve yaşam tarzlarıyla topluma örnek olmalıdır.

Fakat Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki siyasi manzaraya baktığımızda, siyasi kaliteyi, ahlakı ve seviyeyi düşüren birçok örnekler görmedik ki? 

Yolsuzluk ve rüşvet olayları yüzünden bu ülkede hükümetler yıkıldı, iktidarlar el değiştirdi, bazı partiler ise tarihe karıştı. “Milletin vekili” sıfatını taşıyan kişiler; yolsuzluğa veya rüşvete aracılık ederse, siyasi nüfuzunu kullanarak iş takibi yaparsa, resmî TBMM plaka kartı taşıyan araçlarda uyuşturucu yakalatırsa, çeşitli kaçakçılık faaliyetlerine bulaşırsa ya da siyasi gücünü çıkar amaçlı hukuksuzluğu yargı düzenine yerleştirmek için kullanırsa; yaşantı ve davranışlarıyla millete örnek olamaz, bölücülüğe veya suç örgütlerine hizmet eder hâle gelirlerse, toplum içindeki sosyal kaosun güçlenmesi kaçınılmaz olur. Hem meclisin itibarı hem de milletin güveni derinden sarsılır. Bu durum, sosyal çürümeyi de hızla tetikler.

“Balık baştan kokar.” ve “Üzüm üzüme baka baka kararır.” gibi atasözleri de bu manzarayı tarif ederken sıkça başvurulan ifadelerdir. Türk milletine hizmet etmenin ana kumandası olan siyasetin bu sicili ve gidişatı, geleceğimiz açısından son derece üzüntü vericidir. Bu nedenle ülke yönetimine talip olan her parti titreyip kendine gelmeli, sorumluluğunun büyüklüğünü idrak etmelidir. Siyaset, birileri için kısa yoldan şöhret ya da para kazanmanın köprüsü hâline gelmemelidir.

Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun başveziri Nizamülmülk’ün ünlü eseri Siyasetname ile büyük Türk düşünürü ve devlet adamı Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı eseri, Türk siyasetinde görev alan herkes için birer başucu kaynağı olmalıdır. Bu eserlerde verilen nasihatler ve yapılan uyarılar, siyaset yapanların yaşamında ve davranışlarında temel birer ilke hâline gelmiyorsa, zaten bu kişiler siyaset yaparak millete yük olmamalıdır.

Siyasetname’de verilen bazı önemli mesajlar şunlardır:

Üst makamlara kadar yükselen devlet ileri gelenleri bir hata işlediklerinde önce uyarılmalı, bu sonuç vermezse mutlaka cezalandırılmalıdır.
Devletin görevlendirdiği bir kişi mazlumun, yetimin ve yoksulun hakkını yerse, vay o devletin hâline!
Devlet işlerinde görev yapanlar, başkalarının hakkına kolayca ulaşabildikleri ve gücü kendi ellerinde gördükleri için yaptıkları her iş mutlaka kayıt altında olmalıdır.
Sıradan bir insanın yaptığı bir hata sadece kendisine zarar verebilirken, bir idarecinin hatası bir millete mal olabilir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Biz kavgadayız... 02 Aralık 2025 | 84 Okunma Siyasette bozulma, çürüme ve vefasızlık 01 Aralık 2025 | 186 Okunma “Terörsüz” Türkiye hedefini anlamak ve ikiyüzlüler 27 Kasım 2025 | 134 Okunma 'Bağırma Lan' 26 Kasım 2025 | 240 Okunma Bizim hafızamız yerinde ya sizin ki? 25 Kasım 2025 | 189 Okunma