Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan isim açıklandığında büyük alkış
ve bir o kadar ıslık sesi aynı anda yükseldi yeryüzünden; Bob Dylan
ismine aynı yüksek şaşkınlıkla sevinenler hayranları,
müzikseverlerdi en önce.
Başkalarına ihtimal verenler içinde en çok “Murakami almalıydı”
diyenler büyük hayal kırıklığı yaşıyordu belli ki.
Bir asırdan fazladır dünya bilim sanat kültür edebiyat alanındaki
ödül ve prestij konusunda çatıyı en yükseğe koyan dinamitten gelen
servetin bu yılki büyük sürpriziydi Bob Dylan.
Müziğini çok seven ve yakından takip edenlerin bildiği gibi, asıl
adı Robert Allen Zimmerman olan sanatçının bizi biraz daha
ilgilendiren özelliği büyükbabasının Osmanlı döneminde Trabzon'dan
Odessa'ya göç edip, antisemitizmdeki yükseliş sonrası ABD'ye göçmüş
olması.
Dylan, anne tarafının Litvanyalı Yahudi, babaannesinin Kağızmanlı,
babaannesinin evlenmeden önceki adının Kırgız ve İstanbul'dan göçen
sülalenin ayakkabı ustası olduğunu da belirtiyor.
Daha çok gazetecilik ürünü eserleriyle Belaruslu Svetlana
Aleksiyeviç geçen yıl aynı ödülü aldığında Nobel komitesinin farklı
bir şey yaptığı belliydi ama hemen ertesi yıl şarkı sözlerini tahta
oturtacakları çok da akla gelebilecek bir şey değildi.
Siyasal sürgün hayatı da yaşayan Aleksiyeviç özellikle Sovyetler
dönemine ait gazeteciliğin de verdiği avantajla çok çarpıcı
kesitler sunuyor kitaplarında.
Bunlar arasında şüphesiz günümüzde de muhtemelen yaşananlar, olup
bitenler, görünenler nedeniyle belli ki yakın geleceğimizde de
“şimdiki an”a dair hissimizi canımızı yakacak şekilde resmedeni
savaş üzerine yazdıkları.