“Sanırım biraz da mahcubiyetten
her gün yoğurt alır olmuştuk o çelebi yoğurtçudan...”
Birkaç sokak, birkaç sima ve
Belkıs Hanım… Zevk Apartmanının buzlu camla kaplı kanatlarının açık
bırakıldığı demir kapısından, sahipsiz bir ok hızında fırlayıp
taşlı bayır yokuşuna boylu boyunca serildiğimde kapının önünden
omuz askılarıyla geçmekte olan yoğurtçunun tavalarına çarptığımı
anlamıştım...
Üst üste taşınan tavalardan
birkaçı yerlere düşmüş, ortalık kaymaklı bir beyazlıkta üstümden
süzülen yoğurtla kaplanmıştı…
Kanayan dizime aldırmadan
fırladığım gibi tekrardan içeri koşmuş, apartman sahanlığında komşu
Safiye Teyze ile konuşmakta olan anneme:
- Ben kötü bir şey yaptım, diye
heyecanla sızlanmıştım.