“Önceden hiç olmazsa annemi
babamı düşünür, onların hayaliyle yaşardım... Şimdi o da
yok!..”
Öğrencim Yasemin’le ilgili
hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Defterine yazdığı
veda mektubu şöyleydi:
“Bugün 21 Aralık… Nefret ediyorum
her şeyden. Hayatın anlamı yok. Gelecek için umudum, isteğim yok.
Niçin yaşayayım? Yaşamamın ne amacı var? Niye herkese yük olayım?
Hiçbir şeyden zevk almıyorum. Önceden hiç olmazsa annemi babamı
düşünür, onların hayaliyle yaşardım... Şimdi o da yok! Çünkü
onlarda evlat sevgisi yok. Eğer bizi sevselerdi bizi de düşünür
ayrılmazlar, bizi anasız babasız bırakmazlardı. Benim bu duruma
gelmeme sebep olmazlardı...
Artık tembelim… Fizikten bile iki
aldım. Geri zekâlıyım. Hâlbuki önceden gelecek için neler
düşünürdüm. Doktor olacağım derdim. Söz de vermiştim. Hayır!
Olmuyor… Öğretmenlerimin gözünden düştüm. Hele çok sevdiğim Hediye
Hanım, bu sene çok değişti. Haklı o da… Benim gibi tembel ve
hastalıklı bir öğrenciyi niçin sevsin. Hiçbir öğretmen zaten
sevmiyor beni....