“Bayram denildiğinde ilk aklıma o
villa gelir… Çünkü ilk bayramı orada yaşadım ben...”
Bizim şaşkın bir sevinç içinde
dudaklarımızda kendimizden habersiz yayılan tebessüm ile ortaya
koyduğumuz ruh hâli, reklam yıldızı ev sahibini çok mutlu
etmişti…
Bayram denildiğinde ilk aklıma o
villa gelir… Sonra diğer yerler… Çünkü ilk bayramı orada yaşadım
ben…
Bize bayram yemeği veya bayram
kahvaltısı hazırlamışlardı… Bugünün VIP diye söz ettikleri özel
konuklara ayrılan geniş salonda masalara servis açılmıştı… Her
birimiz özel davetli imiş gibi bir sandalyede oturacaktık…
Önümüzdeki ağzımızın suyu akan ve hayal bile edemediğimiz
güzellikteki yiyeceklere bakarken bir yandan da bunları hangi
sıraya göre ve nasıl yiyeceğimizi bilmemenin telaşı
içindeydik…
Biz masalara minik misafirler
olarak kurulurken, bizlere sanki kocaman adamlar gibi konağın
hizmetkârlarının, aşçılarının, servis elemanlarının aynı ilgiyi
göstermesi onların gönlümüzdeki yerlerini yüceltirken, bizleri de
ziyadesiyle hoşnut etmeye yetmişti…
Ne canımız isterse hepsinden tıka
basa yedik… Bizleri hiç sıkmadan, hiç üzerimizde kem göz olmadan,
hiç şundan da alıverin, bundan da diyerek utandırıp çekindirmeden
inanılmaz güzellikte bir kahvaltı yaşadık…
Biz mi bayram yapıyorduk, bize
yapılan ikramla hane sahibi mi bayram yapıyordu bilemiyorum…
Bildiğim bir şey varsa ömür boyu o hanımefendiye ve bizi oraya
götürmeyi gerçekleştiren Sevim Hocamıza hepimizin minnet duygusu
yaşayacak oluşumuzdu.
Bayram kahvaltısı tamamlanıp da
masadan kalkmadan önce, hanımefendi hepimizin bayramını teker teker
kutladı… Ve her birimizin masasına bize bayram harçlığı olarak o
zamanın parasıyla 20 biner lira verdi… Bu inanılmaz bir şeydi… O an
sanki saatler gibi gelen dakikalarca elimizi sürmeye bile çekinerek
tabaklarımızın üzerinde duran paraya batık… Bu para bizim için o
kadar ulaşılması zor bir şeydi ki bir müddet almaya
utandık…
Ama nasıl sevindik sonra… O
paraya daha sonra kendi başıma kaldığımda evirip çevirip bir saate
yakın baktığımı hatırlıyorum…
Rüya gibi bayram ziyaretimiz
nihayet sona eriyordu… Cumbalı bir taksi geldi villanın önüne… Ve
bizleri o rüya âleminden alıp tekrar ranzalardan oluşan
yatakhanelerimize götürecekti…
Sabahın en güzel vakitlerinde
geldiğimiz villadan ayrılırken ikindi vakti olduğunu ve güneşin
ufukta atmaya yöneldiğini hüzünlü bir duyguyla
seyrettim…
D.Ş.-İstanbul