“Bir insan nasıl bu kadar
anlayışlı olabiliyordu, inanamadım ama gıyabında takdir
ettim”
Emanet çantayla yaptığım
yolculukla ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam
ediyorum.
Hani derler ye aç karnına
kimseyle konuşmayın. Bir görüşmeye giderken öğle yemeğinden sonraya
ayarlayın, hakikaten doğruymuş… Ben de otogarda sabah çorbasını
içince rahatlayıvermiştim. Sinirli halim gitmiş yerine kendi
kendimi teselli eden biri gelmişti… Dedim ki kendi kendime
gülümseyerek:
“Dert ettiğin şeye bak… Altı üstü
bir çanta, bir deri mont… Bırak tasalanmayı… Nasıl olsa çantan
gitmiş. Sen de öfkelenip öteki çantayı bırakma bari… Hiç olmazsa
sen de o bıraktığın çantayı alsana be adam!”
Bu iç sesimi kendime talimat
saydım. Lokantada çorbanın parasını ödeyip lokantadan çıkınca
tekrar perona geldim. Az önce öfkeyle terk etmiştim ya, bu sefer
biraz mahcup idim… Ama içerideki adam beni görünce gülümseyerek
yerinden kalktı… Bilet kesilen bankın arkasına eğildi oradan bir
çanta...