“Allah’ım, sevdiğin kulların
hürmetine… O arabanın yolunu buradan geçir...”
Yıllar önce bir gece yarısı
Pasinler’e giderken yolda muavinin “inecek var mı?” sorusuyla
uykudan sıçrayıp arabadan aşağı inmiştim. Muavin de “devam et!”
diyerek kapıyı kapatmıştı. Otobüs çekip gitmişti. Karda kışta
zifiri karanlıkta dağ başında olduğumu fark ettiğimde iş işten
geçmişti...
Ölüm göz göre göre geliyordu
işte… Kesin ölecektim… Hatırıma çocuklarım, mesai arkadaşlarım,
akrabalarım geliyordu… Bulunduğum bu ortamdan daha soğuk ve korkunç
gelen ölümü düşünüyorum. Allah’ım öleceğini bilmek ne zor bir şey…
Ben az sonra öleceğim işte… Kesin öleceğim… Vücudumu soğuk terler
basıyor… Biraz sonra tekrar üşüyorum…
Kurtulabileceğime dair en ufak
bir işaret yok. Vakit ilerledikçe ben tükeniyorum…