“Beynimden vurulmuştum. Ön
yargılarla suçladığım Nurten ciddi şekilde
hastaydı...”
Gerçekten tam kazandım derken
kaybetmek buna denirdi... Onun yüzünü dahi bir kez olsun görmeden
kaybetmiştim.
Onu tamamen yitirdiğime inandığım
umudumu kestiğim günlerin birisinde almış olduğum mektubu ise
dünyamı yeniden allak bulak etmeye yetmişti.
Kendisinden mektup alamadığım
için üzüldüğümden hatta kızdığım mektuplarımla asılsız ithamlarla
suçladığım kız meğer hastaymış. Nurten mektubunda özetle şöyle
diyordu:
“Yusuf, inan benim için yanlış
düşünüyorsun ve çok çabuk karar veriyorsun. Ben seni ne unuttum ne
de sana yazmamazlık ettim. Aksine inan sen benim için çok
değerlisin ve hep öyle kalacaksın. Sana yazmayı çok istedim amma
bir fırsatını bulamadım. Zira ben bir aydır hastane hastane
dolaşıyorum. Şu an Bursa’da değil İzmir’deyim. Nedenine gelince
seni üzmek istemezdim ama mecbur kaldım söylemeye kalp romatizması
teşhisi konuldu ve bu yirmi yaş için oldukça tehlikeli imiş. Onun
için İzmir’e tedavi olmaya geldim. Şimdilik bu kadar, sen ne
olursun her zaman yazdığın gibi uzun uzun yaz amma sitem dolu
değil. Arkadaşım Lale ile aynı iş yerinde çalışıyoruz bana
mektuplarını mutlaka bir şekilde ulaştırır. Allaha emanet ol.
Nurten”
Beynimden vurulmuşa dönmüştüm.
Asılsız ön yargılarla suçladığım Nurten demek ki ciddi şekilde
hastaydı...
Hemen uzunca bir mektupla
karşılık verdim. Geçmiş olsun dileklerimi iletip yattığı hastanenin
adresini istedim. Kendisini görmeye gelmek istediğimi belirttim.
Artık günlerim daha zor ve yine beklemekle geçmeye başlamıştı. Bir
iki üç derken bir ay içinde tam arka arkaya dört mektup göndermeme
rağmen Nurten’den hiçbir mektup alamadım.
Bu sefer daha bir korkmaya
başlamıştım. Onu tamamen yitirme korkusu, uykularımın bölünmesine
neden oluyordu.
Onu neden bu denli çok
düşündüğümü kendime defalarca sordum. Aldığım cevap hep aynıydı.
Nurten’i, görmeden sevmeye başlamıştım. Yıllar önce tatmış olduğum
acıları yeniden tatmaya başlamıştım ama böylesini
değil…
Haftalar sonra ondan bir mektup
daha aldım. Üzerinde Bursa damgasını gördüğüm zaman Nurten’den
geldiğini hemen anladığım mektup maalesef ondan gelmiyor, onun
mesai arkadaşı Lale’den geliyordu... DEVAMI
YARIN