“Bu vesile ile okuyucularımızdan,
İbrahim Amca'nın ruhuna Fatiha istirham ediyorum...”
Bu şekilde aylar yılları takip
ederken İbrahim Amcamız Türkiye gazetesi aboneliğinin 2. senesini
doldurmuştu... Yine bir kış gününde Isparta'nın yarı kar yarı
buz yollarında bisiklet sürerek gazete dağıtırken, İbrahim Amca'nın
evinin önünde beklenmedik bir durumla karşı karşıya
idim... Bir önceki gün bıraktığım gazete hâlâ kapıda asılı
duruyordu. Bir iki tıklattım ama kapı açılmadı. Acaba korktuğum
başıma mı geliyordu?
Belki bir yere kalmaya gitmiştir
diye düşünerek ikinci gazeteyi de kapıya astım ve o günkü çalışmama
devam ettim. Fakat aklımın bir köşesinde İbrahim Amca'nın ölmüş
olabileceği ihtimali endişesi devam etti.
Yine ertesi gün gazete
dağıtımımda kapıda iki günlük gazetenin de hâlâ durduğunu görünce
endişem iyice arttı ve kapıya biraz daha sertçe vurarak seslendim
ama yine açılmadı.
Artık bir şeyler yapmam
gerekiyordu. Hemen komşu eve gidip durumu anlattım. Komşusu ile
beraber kapıyı vurduk ama içeriden hiç ses
gelmiyordu...