“Şimdi yine yeni mezun genç bir
doktorla çalışıyorduk. Ocağımıza yeni atanmıştı...”
1980’li yıllar... Çok güzel bir
Anadolu kasabasında sağlık memuruyum. Bir tarafı alabildiğine düz
ova, bir tarafı da Uludağ’ın eteklerine yaslanmış şirin mi şirin
bir kasaba. Her mevsim ziyaret edilen kasabanın güzelliği
anlatılmakla bitmez.
Ben bu kasabada kurucu görevli de
olarak tam 12 yıl görev yaptım. Sağlık ocağımız köy konağının yan
tarafındaki üç odada faaliyete başlamıştı. Uludağ’ın eteklerinde
bulunan 12 köye de hizmet etmeye çalışıyorduk. İlk başta eşimle ben
var iken sonraları personel çoğalmaya başladı. Bizden sonra bir
doktor bir hemşire bir ebe arkadaş ve bir de hizmetli göreve
başladı...
En büyük sıkıntımız sağlık
ocağımızın bulunduğu binanın yetersizliğiydi. Köy konağının yan
tarafında üç tane ufak odada hizmet vermeye çalışıyorduk. Bir
odasında doktor, bir odasında biz personel, bir odasını da iğne
pansuman ve muayene yapmak için kullanıyorduk.
Bulunduğumuz kasaba ilçe
merkeziyle dağ köylerinin arasında köprü vazifesi
görmekteydi.
Ayrıca soğuk suları temiz havası
yeşilliği ve doğal güzelliğiyle tatil ve piknik yeriydi. Özellikle
yaz aylarında her taraf insan dolar taşardı.
Vatandaşların çoğu gündüz bağında
bahçesinde olduğu için iğne pansuman gibi hizmetlerini çoğu kez
akşamları yaptırırlardı.
Sağlık ocağımızın ilk doktoru
ihtisası kazanmış sağlık ocağımızdan ayrılmıştı. Yerine önce bir
bayan doktor atanmış o da başka bir yere tayin olmuştu. Şimdi yine
bir yeni mezun genç bir doktorla çalışıyorduk. Ocağımıza yeni
atanmıştı.
Mevsim yaz olduğundan o gün de
fazla kalabalık değildi. Birkaç muayene ve birkaç iğne yapmıştık.
Hastalar az olduğu için çabuk bitmişti. Hizmetli arkadaş, hastalar
bitince yanıma bir sandalye çekip oturdu. Bir yandan da doktorun
odasını gözlüyordu. Onu böyle telaşlı görünce ben de
telaşlandım:
-Ne oldu Ahmet Efendi bu telaşın
ne?
Yanıma biraz daha yaklaştı.
Çekinerek fısıldadı:
-Ne olacak Aslan Bey namaz vakti
yaklaştı. Ne yapacağız? Camiye gidebilecek miyiz?
Haklıydı. Gerçekten ben de çok
meraklıydım. Çünkü doktorumuz yeni gelmişti ve huyunu suyunu
bilmiyorduk. Cami burnumuzun dibindeydi. Aramızda sadece bir sokak
vardı.
Camiye gitmemiz için bize müsaade
edecek mi yoksa izin vermeyip kızacak mıydı?.. DEVAMI
YARIN