“Bütün köylülerin sağlık
konusunda sıkıntılarının olduğunu dilim döndüğünce
anlattım...”
Gülek’e geldiğim o yıllarda
maalesef sağlık ocağı yoktu. 8 km uzaklıktaki Çamalan’a
gidiliyordu.
Köyde yalnız bir ebe vardı. O da
Belediye Başkanı'nın geliniydi. Maalesef belli bir resmî yeri de
yoktu. Müracaat etmek isteyen, Başkan'ın evine gidiyordu. Görevi
sadece doğum işiydi. Köyde iğne yaptırmak şansa
kalmıştı.
Bir gün rahatsızlandım ve doktor
iğne verdi. İlkini orada yaptırdım ama ya gerisi? Her gün Çamalan’a
gitmem gerekiyordu. Ertesi gün Çamalan’a köyün dolmuşları ile
gittim. Sağlık ocağında ne doktor var ne hemşire. Sağlık memurunu
sordum, “kahvede” dediler. Hakikaten kahveye gittiğimde oturmuş
aznif oynuyordu. Aznif dominonun delikanlıcasıydı. Gülek’ten iğne
yaptırmaya geldiğimi söyleyince gönüllü, gönülsüz; “İğnen var
mı?” dedi.
Olmadığını söyledim. “Sağlık
ocağında olması gerek” dedim. Onu da bilmediğini söyledi. Sağlık
ocağına geldik. Sağı solu aradı, bulamadı. Baktım çöp
sepetinden bir şeyler arıyor. Nihayet aradığı şeyi buldu. İğne
yapılmış yani kullanılmış bir enjektör. “Bu ne?”
dedim. “Bunu kaynatıp senin iğneni yapacağım”
dedi.