“Pirinç tarlalarının içi su
doluydu; bin güçlükle yürünüyordu. Belden aşağısı
sırılsıklamdı...”
Av sezonundan sonra arkadaşlar,
gruplar hâlinde yayın balığı avına başlardık. Irmakların
gitmediğimiz tarafı kalmazdı...
Yine bir yaz sezonu arkadaşlarım,
Zeki, Bülent, Selim ile birlikte Osmancık tarafına balığa
gittik.
İstanbul-Karadeniz oto yolu
Osmancık’ın içinden geçer. Kızılırmak da Osmancık’ı ikiye böler. O
zamanlar "sağcı-solcu" davasının zirvede olduğu yıllardı. İlçe
ikiye bölünmüş vaziyette.
Uzaktan-yakından bizimle ilgisi
olmayan bu durum hiç alakamız olmadığı hâlde geldi bizi de buldu.
Sözünü ettiğim İstanbul Karadeniz yolu bir hayli Kızılırmak’la yan
yana gider. Hatta yol ve ırmak daralan bir yerde yan yana gelir.
Orada dağlar bir avuç gibi açılır.