Bu arada yeni baştan “ona
bakalım, buna bakalım” derken zaman kaybolacak...
Bir haftalığına çocuklarımın
yanına Manisa’ya gitmiştim. Orada iken de hanımla telefonla
görüşüyordum. Biraz soğuk algınlığı olduğundan söz ediyor, ben de
“aman dikkat et” diyordum. Çünkü çocukluğunda da bir iki defa
zatürre geçirmiş olduğundan her seferinde “zatürre olursa” diye
endişeleniyorduk.
Ama bu sefer ucuz
atlatamayacaktık… İstanbul’a geldim ki hanım evde ölüyor… Aman
Allah’ım yerde baygın yatıyor… Ateşi çıkmış, titriyor… Şuurunu
kaybetmiş durumda… Beni aldı bir panik… Ambulans mı çağırsam, hemen
arabaya bindirip kendim mi götürsem derken eski
alışkanlıklarımızdan olsa gerek koluna girip âdeta sürüklercesine
arabaya bindirdiğim gibi en yakınımızda olan Beylikdüzü Devlet
Hastanesine acilden girdim…
Allah’ım sen bize yardım et… Kime
nasıl anlatsak, nereye nasıl müracaat etsek, demeye kalmadan baktım
ki bizim hanım çoktan acilden içeri alınmış muayeneye başlanmış
bile… Çabuk acil röntgen, acil tahlil, acil test
diye...