Hele şimdi sabahleyin servisle
evden arabaya binip okula kadar giden, akşama servisle okuldan
gelen mini yavrularımızı gördükçe ülkem adına seviniyorum. Hem de
kendi çocukluk yıllarımı anıyorum.
Evimizden okula gidip gelmek
şöyle dursun yakınımızda okul olmadığı için tanıdığımız bir
teyzenin evinde okuyor hafta içinde evinde kalıyor hafta sonları da
Ayvalı’ya eve geliyorduk. Annem üstümüzü başımızı temizliyor,
pazartesi de erkenden kalkıp yine okula
yetişiyorduk...
Rahmetli ninemizin inekleri
vardı ve ahırda beslerdi. Güz geldi mi sığırların en gözde gıdası
dökülen yapraklardı. Okuldan gelir gelmez çantalarımızı çıkarır,
elimize birer sepet alır, doğru bahçeye yaprak toplamaya giderdik.
Akşam olur ders çalışma diye bir zamanımız kalmazdı. Erkenden
uyanır, sabahın aydınlığında derslere bakardık.
O zamanlar elektrik filan
yoktu. Hemen bitişik evde babamın diğer amcasının oğulları
otururdu. Bizim yaşantımızı her an görürlerdi. Orada rahat
okuyamayacağımızı gördüklerinden bizi evlerine aldılar. Dört ve
beşinci sınıfları orada okudum.