“Artık ‘bu gece yarısı yalnız
başıma yola çıkmak akıllıca bir iş değil' diye
düşündüm.”
Yıl 1996… Yaz mevsimi… Türkiye
gazetesinin büyük kampanyaları var. İşler yoğun, harıl harıl
çalışıyoruz. Gazetemiz yüksek tirajlar yapıyor promosyonların
tanıtımı ve dağıtımı yapılıyor. Akhisar, Kırkağaç, Soma, Gördes,
Demirci, Gölmarmara ilçelerinin sorumlusuyum. Oradan oraya
koşuşturup duruyoruz. Yoğun iş temposu var. Ben de hem bu iş
yoğunluğundan hem de havanın çok sıcak olmasından dolayı hanımı ve
üç çocuğumu aldım Gördes’e götürdüm. Gördes sorumlusu Mehmet
Özdemir çok çalışkan halim selim bir arkadaş. Ailece devamlı gidip
geldiğimiz bir abimiz. Hanımlarımız çocuklarımız da iyi
anlaşıyorlar, sanki kardeş gibiler…
Mehmet Abinin de Gördes
Çayboyu’nda tarlaları ve yazlık taş duvarlı eski evleri var. O
evler çok serin olurdu, güzel uyku çekilirdi. Hatta Mehmet Abiye
“burası benim yedi yıldızlı otelim” derdim de
gülüşürdük.
Çocukları oraya bıraktım,
Akhisar’a geri döndüm. Bir hafta sonra o bölgeye hem
çalışmaya...