“Kadını elinden gidince, sokağa
bırakılmış buzağı gibi yalpalıyor hayatta, yalnız
erkekler...”
Şehre ilk o göç etmiş, elinde
avucunda hiçbir şey yokken. Şimdi bu köy yerini satın alacak kadar
zengin. Mevla vermiş, hesabı çetinleşsin diye
herhâlde...
Köyden göçtükten bir zaman sonra,
geri gelmiş bu iki üç sene içinde aralarla. Her gelmesine
üsküreleri (ayran konulan tas) dibi zehir katranına çalan pirinç
kazanlarını, kulpu çatlamış güğümleri, üzerlerinde yapım tarihleri
mıhlanmış bakır sinilerini...