“Hoca şaşkın vaziyette geri dönüp
meczuba bakar… Göz göze gelirler…”
Yalova’da cami imam hatibi olarak
görev yapan bir arkadaşımdan bizzat dinlediğim bir minik anımı
sizinle paylaşayım.
Cami imam hatibi olarak görev
yapan kimseler belirli bir sürede cemaatini tanır. Kimler hangi
aralıklarla namaza gelip gider, içlerinden kim ne iş yapar; hatta
kimin hastası vardır, kim hastadır gibi cemaatinin sosyal
durumundan da haberdar olur…
Bu arkadaşın
cami cemaatinden bir vatandaş ise halk arasında “meczup” diye
tarif edilen, "deli midir velî midir" kimsenin ad koyamadığı
kimselerden birisidir. O da beş vakit namaza gelir. Arada cemaatten
ona takılanlar olur. Enteresan sözleri duyulur ama sonuçta
meczuptur işte…
Yine bir gün cemaat namaza gelir.
Namaz eda edilir. Dua yapılır, eller yüze sürülür ve cemaat birer
ikişer camiden ayrılır… Biliyorsunuz cami imam hatibi olan
kimseler genelde cemaatin çıkmasını bekler ve sonra kendisi de
kalkar…
O gün de cemaat ayrılıp imam
efendi de cübbesini sarığını çıkarmak için imam odasına giderken
o meczubu görür… Caminin arka kenarında sessiz kendi hâlinde
el açmış dua etmektedir… Meczup işte… Kim bilir ne dua ediyordur,
neler söylüyordur…
İmam, onun o hâline bakarak
empati yapıp iç geçirir… Geçip gider birkaç adım… Meczup geride
kalmıştır… Der ki içinden: “Kimin ne olduğunu cenab-ı Allah
bilir…”
O an hatırından şöyle bir duygu
geçer: “Rabbim şu an el açıp sana yalvaran bu meczup kulun ne
istiyorsa bana da nasip eyle!”
Daha aklından böyle geçirir
geçirmez, ardından meczubun sesini işitir:
-Hoca!
Hoca şaşkın vaziyette geri dönüp
meczuba bakar… Göz göze gelirler… Der ki meczup:
“İsteme yanarsın Hoca!
İsteme yanarsın!”
Ne diyeceğini bilemez… Şoke olur…
Hiç cevap veremeden camiden çıkar…
Hani Yunus Emre hazretlerinin
menkıbesi vardır. Yolda karşılaştığı iki derviş, dua ederler ve
gökten sofra iner. Sonra sıra Yunus’a gelince derler ki: “Sen de
dua et de sofra gelsin” Yunus el açar, “Allah’ım bunlar kimin
hatırına istiyorsa onun hatırına Rabbim” der. Gökten iki sofra
gelir.
Şaşırırlar. “Sen ne dua ettin?”
derler. Yunus der ki: “Siz kimin hatırına istiyorsanız onun
hatırına” dedim. Derler ki: “Biz bu yörede bir Yunus Emre
yaşıyormuş, onun hatırına dua ederiz.”
Allah herkesin kalbini en iyi
bilendir…
Veysel Nebi
Turaboğlu-İstanbul