“Delikanlı; iki günlük mesafedeki
bir köyden buğday almak üzere gittiği yaşlı bir kimse ile
görüşüyor...”
Anadolu’nun bir köyü düşünün… Ve
askerlikten başka köyden ayrılmamış bir köy delikanlısı… Kendisinde
öyle bir karakter var ki kim olursa olsun herkesle görüştükten
sonra ayrılırken ondan dua istiyor.
Bir selam verip ayrılmış olsa
dahi o kimseden “bana dua et ne olur?” diyor…
Bu altın kalpli genç bir gün
buğday almak üzere köyünden yaya olarak bir günlük mesafedeki bir
köye gidiyor. Orada siyez buğdayı almak üzere yaşlı bir çiftçiyle
görüşüyor. Siyez buğdayından çok lezzetli bulgur olur… İyi bir
pazarlık ve usulünce alışverişten sonra o mesafeyi buğdaylar
bineğinin üzerinde kendisi yaya olarak tekrar köyüne
dönüyor.
Ama içinde bir sıkıntı var… Acaba
neden? Oturup saatlerce düşünüyor… Hatırlıyor içindeki sıkıntının
sebebini: