“Evet o da hatırlamıştı o geceyi…
Hatırlamış olacak ki yüzü kıpkırmızı oldu… Sustu.”
Ben Zeynep binti Hizab
el-Uteybî; Irak’ın Tikrit vilayetinde doğup büyüdüm. Irak’ın işgali
sürecinde yaşadıklarımı anlatmaya devam ediyorum. Siyasi görüş
ayrılığımız var diye ABD’nin işgali sırasında evimizi ateşe vermeye
çalışan komşum da muradına erememişti. O da
Türkiye’ye sığınmıştı… Aç kaldığı için
dileniyordu…
Elimde değildi gayriihtiyari, o
zihnimden hiç çıkmayan kahrolası geceyi hatırladım. Tüylerim diken
diken olmuştu… Burnumdan soluyordum… Dişlerimi sıktım… Sabretmek ne
kadar zormuş ilk orada fark ettim… Ne yapsaydım, gidip gırtlağına
yapışsa mıydım? O gece o bana kan kusturduğu gibi ben de burada
onun intikamını mı alsaydım?
Hayır… Hayır… O fikrî olarak
zehirlenmiş bir zavallıydı ama benim ülkemin insanıydı… Ve şimdi
ikimiz de ülkemizden ayrı kalmanın perişanlığını yaşıyorduk… Derin
bir iç çekerek yanına yaklaştım… Asla “oh olsun” demeden… Durdum…
Önce kendine yardım edecek bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
zannetti… Elini açtı. Sevindi; sonra göz göze gelince bir tuhaf
oldu… Fal taşı gibi açılan gözleri aslında onun da beni tanıdığını
gösteriyordu… Evet o da hatırlamıştı o geceyi… Hatırlamış olacak ki
yüzü kıpkırmızı oldu… Ne diyeceğini bilemedi… Dudakları titredi…
Utandı, başını öne eğdi.
Acı çektiği her hâlinden belli
olan, canımıza kasteden o komşumun gözlerinden şimdi pişmanlık veya
bizim oranın söylemiyle nedamet yaşı akıyordu…