“Sessiz bir şekilde çemberleri
tekrar bohçaya yerleştirdi, ucundan ucuna sıkıca
bağladı...”
“Oğlum öyle deme! Ölüm sana uzak
olsun, inşallah daha çok güzel günler görürsün evlatlarınla, eşinle
birlikte. Biz yaşayacağımız kadar yaşadık” şeklinden konuştu,
gözleri nemlendi.
Sessiz bir şekilde çemberleri
tekrar bohçaya yerleştirdi, ucundan ucuna sıkıca bağladı ve tekrar
çekyatın altına koydu. Sonra hiç yanından ayırmadığı keseyi
çıkardı. Açtı, içinden bir şeyi aldı bana uzattı. Çeyrek liraydı.
“Hayır olsun anam, bu ne?” dedim. Boyun büktü.
“Oğlum, eskiler ‘Yaş yetmiş, iş
bitmiş’ derlerdi. Biz doksanı da aştık Bu Murat’ın düğün hediyesi.
O okulunu daha yeni bitiriyor. Askerlik, iş derken evlenmesi
seneleri bulur. Ben o günlere yetişemem. Benim adıma bunu ona
takarsın” dedi.
‘Erkekler ağlamaz’ derler ama gel
de ağlama…
Büyük bacıya misafir geldik. Çok
sevindiler. Hoşbeşten sonra sıra geldi dertleşmeye. Hem ablamın hem
de yeğenimin derdi pek çoktu. İkisi de hâllerinden sızlanmaya,
dertlerini söyleyeme başlayınca baktım, anamın boynu büküldü. Sesi
çıkmaz oldu. Can parçalarının üzüntüsü onu söylemez kılmış, kolunu
kanadını kırmıştı. Biraz yalnız kalınca “Oğlum, Neslihan ablanlara
gidelim. Burada çok canım sıkıldı” dedi. Zar zor ikna ettim, iki
gece ancak kaldık.
Ayrılırken baktım, elinde bir
bohça, eşyalarını yerleştirdiği çantadan ayrı… “Hayır olsun ana, bu
ne? Bunun içinde ne var? Çeyizin mi?” diye takıldım.
Güldü, “Evet, çeyizim var.
Tenimden ayrılmayacak, beni hiç bırakmayacak çeyizim. Kefenim var”
cevabını verdi.
Dondum kaldım. Tez toparladım
kendimi:
“Anacığım, kefenini yanında
taşımaya ne lüzum var? Vefat edince kefen alacak biri mutlaka
bulunur” dedim. Sözü şaka yapmaya getirdim. İnsan hayatının en
büyük acı gerçeğini biraz olsun bugünlerde dile getirmemek
için.
O ise acı acı güldü:
“Doğru dersin be oğlum. Bir kefen
alacak birisi mutlaka bulunur. Ama bu kefeni Medine’den getirdim.
Baban için de getirmiştik ama ona nasip olmadı. Öldüğünde kefeni
köydeydi. Ben bu sebepten kefenimi hep yanımda götürürüm, öldüğümde
hemen dibimde olsun isterim. O mübarek beldeden gelmiş, Efendimizin
kokusunu almış kefenle kefenlenmektir dileğim” dedi.
Ya işte benim anam böyle bir ana…
Vefatıyla birlikte başka neleri yanında götürecek
acaba?
Onları götürmeden kıymetini bir
bilebilsek… Bütün annelerimize Allah’tan sağlık sıhhat
diliyorum...
Rumuz: “Hoca”-İstanbul