Parayı bizden dolandırıp, kendine bir kere bile gelip bakmayan
evlatlarına miras bırakıp gitmiş...”
Eşimin bana söylediği bahaneleri inandırıcı bulmadım. Eşim öyle
telefonla filan dolandırılacak biri değildi. Bu işte başka bir şey
vardı ama ne? Öte yandan ufak bir emekli maaşı ile ödememiz
imkânsız bir borç vardı karşımda. Kenarda paramız yok ki ödeyip
kurtulalım.
Son çare aklımıza, kaynanamızdan kalacak evin hissesini satmak
geldi. Meğer görümcem eşime, “Ev hissesini bana vermezsen o 18 bin
500 liralık kredi kartı borcunu ödemem” demiş.
Hemen fotoğraf çektirip tapuya gidip 50 bin lira değerindeki
hisseyi, üzerine almış. Bu durumu da ailecek benden
saklamışlar…
Ben de o dönem sanıyorum ki “ev hissesini satınca 18 bin 500 lirayı
ödeyeceğiz!..” Ancak işler böyle değilmiş. Görümcem hasta yatağında
bile benden gizlemiş. Parayı bizden dolandırıp, kendine bir kere
bile gelip bakmayan evlatlarına miras bırakıp gitmiş...
Tamam o dolandırdı ama en çok kafamı kurcalayan soru şu: “Eşim bu
çektiği paraları niçin çekti? Bu paralarla ne yaptı?”
Onu bir türlü öğrenemedim. Hâlâ da öğrenemedim. Psikolojim çok
bozuldu. Şu an tedavi görüyorum. Bakalım nereye kadar? En
güvendiğim insandan, eşimden darbe yedim ve bu olay beni mahvetti.
Eşimin ailesi bu zor durumumuzla hiç ilgilenmedi. Bir “geçmiş
olsun” telefonu bile açmadılar.
Olan değil olmayan paramızı kimler yedi bilmiyorum. Eşimi 42
senedir tanıyamamışım. Sanırdım ki benim kocam dünyanın en iyi
insanı. Hiç de öyle değilmiş… Kendisine boşuna değer vermişim. Ufak
bir emekli maaşından başka hiçbir malı mülkü olmayan kocamı, ablası
bile düşünmemiş kime ne diyeyim artık?!.
Bunları yazarken ellerim titriyor. Şu an boyumuzu aşan bir borç
içindeyiz. Kendi kardeşlerimin ve damadımın desteği ile ayakta
duruyoruz. Bakalım nereye kadar?