“Dayanamayıp aynı konuda tekrar
uyarmak isteyince bu defa hayli sert tepki
gösterdi...”
Sivilde gördüğümüz rahatlığı ve
her şeyin hazırlanıp ayağımıza geldiği kolaylığı unutmuş askerliğin
her türlü sıkıntılarına iyice alışmıştık. Sabah erken kalkıyor, her
işimizi kendimiz görüyor, çamaşırı kendimiz yıkıyor, yırtığımızı
söküğümüzü kendimiz dikiyor, yama yapıyorduk.
Bir arkadaşımız vardı mangamızda.
Kendisi Kütahya’da inşaat mühendisiymiş. Bir inşaatta çalışıyor
şantiyede her şey; yemeği çayı kahvesi ayağına kadar geliyormuş,
yani tam rahatı yerindeymiş.
Kendisi biraz kiloluca idi ve
boğazına çok düşkündü. Yemeğini yedikten sonra ne zaman fırsat
bulsa gider yine kantinde boğazına ne uygun bulursa atıştırırdı.
Bir sağlıkçı olarak onu birkaç defa uyardım. Bu kilonun ileride
kendi sağlığı için risk olacağını ve mümkünse biraz boğazına sahip
çıkmasını söyledim. Ama ne yapalım dayanamıyorum diyerek bildiğini
okumaya devam ediyordu.
Bir diğer kötü alışkanlığı daha
vardı. O da eğitimden geldiğimizde yat-kalk yerlerde sürünmüşüz
elimiz ayağımız batmış, ellerini yıkamadan yemeğe oturur hangi
tabakta biraz yemek fazlaysa kaşla göz arasında onu kendine alır,
“bir kaşık fazla yemek yiyeyim” diye acele ederdi.
Yine birkaç defa onu uyardım.
Nazikçe elini yıkamadan yemeğe oturmanın zararlı olacağını;
kendisinin cahil olmadığını, okuyup mühendis olduğunu vb. dilimin
döndüğünce anlattım.
-Tamam, haklısın kardeşim,
diyerek birkaç gün dediğim gibi yaptı ve yemeğe oturmadan ellerini
yıkamaya başladı... Ancak aradan birkaç gün geçince baktım
dediklerimi unutmuşa benziyor, yine aynı alışkanlığına geri dönmeye
başladı.
Birkaç gün sabrettim ama gönlüm
razı olmadı. Dayanamayıp aynı konuda tekrar uyarmak isteyince bu
defa hayli sert tepki gösterdi:
-Arkadaşım anlıyorum sağlıkçı
olarak beni uyarıyorsun ama bana bu kadar karışmaya hakkın
yok!
Ben de ister istemez ona
kırıldığımı ve bir daha onun bir şeyine karışmayacağımı
söyledim...
Askerlik boyunca onunla
mecburiyet dışında bir araya gelmedik. Ben kendimce vicdanen
rahattım. O da kendisinin hatalı olduğunu ve benim sadece onun
iyiliği için uyardığımı biliyordu. Ne yazık ki özür dilemeyi gurur
meselesi yapıyor, hatalı olduğunu gururuna
yediremiyordu. DEVAMI YARIN