“Mersin’e döndükten sonra bile
uzun süre rüyamda at ile araba ile uğraştım…”
Yıllar önce Mersin’den İstanbul’a
gelmiştim. Beşiktaş’ta gezerken bir semt pazarında bir kargaşa
yaşandı. Ardından bağırış çağırış kaçışmalar… Tezgâhlar birbirine
girdi. Lahanalar, portakallar havada uçuşuyordu.
Bir baktım ki bir at arabası
kalabalığa doğru geliyor. Cesaret işte, önüne geçip atı durdurmak
istedim. At şahlanmış bir kere ezip geçecekti beni de. Kendimi yere
atarak zor kurtardım. Üst baş çamur olmuştu. Ama arkadan yetişip
atın gemlerini elime alarak arabaya hâkim oldum. Bu arada, bir
sinemanın önüne kadar gelmiştik. Peki sonra? Arabayı bir kenara
bırakmak istedim. Fakat çevre esnaf hep bir ağızdan “buraya
bırakılır mı?” diyordu. Haydi! Al başına bir iş? Arabanın bana ait
olmadığını kime nasıl anlatacaktım?
Yolumuz trafiğin yoğun olduğu ana
caddeye çıkmıştı. Otomobillerin arasında, bir at arabası ile
gidiyordum. Allah’ım, nereden bu işe bulaşmıştım? Barbaros
Bulvarında, her iki yanımdan otomobiller...