“Elimde kek ile dışarı çıktım… Kadıncağız çocuğu ile beni
bekliyordu… Keki kendisine verdim...”
Bir çay ile bir simit mi alsam yoksa sadece çıtır bir simitle
mi geçiştirsem açlığımı diye düşünerek; hadi daha açık söyleyeyim
hesap yaparak ilerliyordum.
Vakit de ikindiyi geçkindi, akşam saatine yaklaşmıştı… Sağlı sollu
kafeler ve pastaneler unlu mamuller satan yerler vardı…
Derken fırından yeni çıkmış kurabiyelerin, simitlerin, galetaların
bulunduğu camekân dikkatimi çekti. Aslında profesyonel bir
ışıklandırma ile bütün ürünler ışıl ışıl parlıyor taptaze ve
insanın canını çekecek hâl alıyordu…
Bu görsel sunumun önünde birazcık durmuş olacağım ki yanıma bir
kadıncağız yaklaştı… Yanında da dört beş yaşlarında bir kız
çocuğu…
-Abi bakar mısın?
Dikkat ettim kâğıt toplayıcı bir anne kızdı… Kılık kıyafetlerinden
hemen anlaşıldığı gibi az ötede de kâğıt toplama aracı
duruyordu…
-Efendim, söyle?
Vitrinde ışıkların yansımasıyla göz alan ve iştah kabartan keklere
işaret etti: