“Varacağım yer 65-70 kilometre
mesafedeydi. Akşam karanlığı çökmüş yağmur
başlamıştı...”
Almanya’da araba transferi yapan
bir ''rent a car'' firmasında çalışıyordum. 2002 yılının güz
mevsimiydi. Merkezimiz Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin
güneyinde (Stuttgart civarında) Reutlingen şehriydi. Merkezden
aldığım bir kamyoneti Freiburg yakınlarında Sclacdorf kasabasına
saat 17.00’de teslim etmem gerekiyordu.
Arabanın benzini gideceğim yere
yetecek kadar ayarlıydı. Yolu uzatmak veya kaybetmek riskti.
Otobanda hemen her 10 kilometrede bir "Austfart" levhasıyla
belirlenmiş çıkış yerleri vardı. Varacağım yere 20 km filan vardı.
Derken önümde üç tırın arka arkaya seyrettiğini gördüm. Bunları
sollamak durumundaydım. Ama bu bana çok pahalıya mal
olacaktı.
Ben birinci tırı geçip ikinciyi,
sonra üçüncüyü sollayacağım derken çıkış levhasını atlamışım. Bir
daha çıkış noktası gelene kadar en az 35 kilometre kadar devam
etmek zorunda kaldım. Geriye dönüşüm de imkânsızdı. Nihayetinde bir
çıkış bulup geri döndüğümde arabanın benzininin de kırmızı ışığa
döndüğünü gördüm. Varacağım yer ise yaklaşık 65-70 kilometre
mesafedeydi. Şehre girdiğimde akşam karanlığı çökmüş yağmur yağmaya
başlamıştı.