Başını öne eğip “bilmiyorum”
dedi. Bilse de “bana ne” der gibi hâli belliydi beden
dilinden...
Telefonuma attığı konumdan yola
çıkarak ameliyat olacağı hastaneye ziyaretine gelmiştim ama hastane
niye böyle inşaat hâlindeydi? Kulübedeki memuru da uyandırmayınca
kocaman hastanenin demir parmaklıklarla çevrilmiş duvarını takip
ederek iki yüz metre kadar yukarıya çıktım. Kapı filan yok… Derken
hastanenin iç bahçesinde birbirinden bağımsız iki insan gördüm.
Birisi bir araca biniyordu. Birisi de bana yakın yerde, başı öne
eğik telefonla konuşuyordu. Ona seslendim yukarıdan:
“Beyefendi hastanenin girişi
nerede?”
Adam sağ olsun telefon
konuşmasına “bir dakika” diyerek ara verdi ve bana
döndü:
“Burası inşaat, inşaat! Hastane
aşağıda!” dedi…
Yani, demin o çocuklu hanımın
indiği yerde inmeliymişim… Mecburen geri döndüm… Yürümeye başladım.
Allah’tan yön tabelaları vardı caddeye kadar. Onlara bakarak 200
metre kadar daha yürüyüp ana caddeye çıktım.
Eee hastane nerede? Koskoca TEM
yolu gibi bir cadde… Karşı tarafta devasa plazalar… Beri tarafta
bankamatikler… Hastane yok! Bir baktım yolu geliş gidiş ayıran
refüjlerin ortasında bir kocaman direk var ve tabelalar var. Fizik
Tedavi tabelası da var. Ok ile ileriyi işaret ediyor…
Ha şuradadır ha buradadır der
gibi ilerliyorum… Ne kadar gittiğimi bilmiyorum ama bayağı
yoruldum… Derken orada yolda bir oturan vatandaş gördüm. Ona
sorayım, dedim. Adam elini ağzına götürüp mahcup bir gülümsemeyle
mırıldandı. Anladım ki konuşma engelli… “Özür dilerim” diyerek
devam ettim.
İleride yol ağzında okul çıkışı
eve giderken arada durarak biriyle gırgır muhabbet eden üç lise
öğrencisine denk geldim:
“Gençler GOP Hastanesi Fizik
Tedavi bölümünü arıyorum.”
İçlerinden birisi bana baktı,
sonra arkadaşlarına baktı. Muzır bir gülümseme belirip kayboldu
yüzünde. Başını öne eğerek “bilmiyorum” dedi. Bilse bile “bana ne”
der gibi hâli belli olmuştu beden dilinden. Zaten diğer ikisi onun
cevabına gülüştü… Sonra bir diğeri “neyse” der gibi cevap
verdi:
“Amca şu ileride yolun
karşısındaki mobilya firmasının tabelasını görüyor musun? Oraya
kadar git, oradan da sola aşağıya yürü” dedi.
Global kültürün etkisine maruz
kalsa da henüz kendini sorumlu hisseden bir çocuktu…
“Sağ ol çocuğum” diyerek o
istikamete doğru yürüdüm. Yolum biraz meyilli olduğu için fazla
zorlanmasam da deminden beri çok yürümüştüm… Allahtan yürümeyle
ilgili bir sıkıntım yoktu... DEVAMI
YARIN