“Kayınpederim
anlattıkça çok arzu ediyordum. Çok şükür hac 2004 yılında nasip
oldu...”
Evlendikten sonra İzmir’e her
gidişimde, ya da onların Nazilli’ye her geldiklerinde evimizde
asılı olan Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevvere resimlerine
bakarak beni özendiriyordu kayınpeder:
“Bak oğlum şurası Makam-ı
İbrahim… Şuradan zemzem kuyularına gidiliyor… Burası Altın Oluk…
Biz Türkiye’de o cihete dönerek namaz kılıyoruz… Şuranın arkası
Ecyad Kalesi…”
Ben de her seferinde “ya nasip,
çağrılmış isek nasibimizde varsa bize de nasip olur” diyerek
geçiştiriyorum... Evim kira, asgari ücretle çalışıyorum;
ucu ucuna anca denk geliyor hamdolsun...
Yine bir gün kayınpederim dedi
ki: “Gel seninle anlaşalım; sen yol parasını biriktir, diğer
tüm masraflar bana ait, olur mu?”