“İtiraf edeyim ki genelde
köylülerin dediği olurdu. Babam çok merhametli bir
insandı...”
Babamın eskici dükkânı lebalep
ayakkabı doluydu… Dükkânın her rafı; altı, üstü, yan tarafları
ayakkabı... Kimi tamir edilecek, kimi satılacak, kimi sahibine
teslim edilecek… Boy boy, renk renk, çeşit çeşit her biri… “Bu
ayakkabılar ne baba?” dediğimde, tatlı bir dille, tane tane
anlatırdı:
“Şu gördüğün boyanmış, düzgün
ayakkabılar satılık olanlardır. Bunlara ‘ikinci el’ diyoruz. Yani
tamamen yeni değil...