“Ablam kendisi altı aylık
hamileydi… Daha önce de biri ortaokula giden iki çocuğu
vardı...”
Devletimizin, trafikte yaya
önceliğine dikkat çekebilmek amacıyla yaptığı bütün uygulamalara ve
aldığı tedbirlere teşekkür ediyorum… Keşke bu uygulamalar
bugünlere kalmasa da ablamın ve iki yeğenimin acısı yüreğimizde
sönmez bir volkan gibi kanayıp durmasaydı… Ah o kazayı nasıl
unuturum. Yıllar önce İstanbul hem de bu kadar kalabalık değil
iken… Bir düğün davetine ne kadar sevinmişti ablam ve çocukları…
İstanbul şunun şurasında neresiydi ki… Silivri’den kalkıp Sefaköy'e
gelecekler ve düğünde gönüllerince eğlenecek sonra da düğün
sahiplerini tebrik edecek, onlara ömür boyu mutluluklar dileyip
geldikleri gibi evlerine döneceklerdi…
Ablam kendisi altı aylık
hamileydi… Daha önce de iki çocuğu vardı… Biri ortaokula gidiyor
biri henüz okula gitmiyordu... Düğüne gidip çocuklarına güzel
bir gün yaşatan anne, kendisi de mutlu ve sevinçli bir şekilde
evine dönmeye hazırlanmıştı.
Silivri arabaları şimdiki gibi
belediyeye kayıtlı olanlardan değildi… Özel firmaların minibüs ile
otobüs arası araçlarıyla sefer yapılıyordu... Ablam da elinden
tuttuğu iki çocuğuyla birlikte Silivri istikametine gitmek için
yolun karşısına geçmeye karar vermiş… Elbette ki sağına soluna
bakmışlardı ama adı üstünde yaya bu… Yaya gelip geçen araçları
nasıl kontrol etmesi gerekiyorsa en az yayalar kadar şoförlerin de
çevresini kontrol etmesi gerekmez miydi?
Ama o esnada bir kamyonet E-5
üzerinde bu üç cana kastetmişçesine son sürat geliyordu… Şoför
dalgın mıydı? Uykusuz muydu? Başka tarafa mı bakıyordu
bilinmez…