“Şimdi radyoda TV’de ne zaman
bir kan aranıyor anonsu duysam annem aklıma gelir...”
Hayâlimden hiç silinmeyen o
dehşetli günü, daha dün gibi hatırlıyorum... Biz kendi hâlinde
mutlu bir aile idik… Ne olduysa o senenin yazında oldu. Sevgili
annem, birdenbire hastalanmıştı. Önceden de ufak tefek
rahatsızlıkları olurdu ama bu defa başkaydı. Doktorlar, mutlaka
Ankara’ya, büyük hastanelerden birine götürmemiz gerektiğini
söylediler. Babam, annemle beraber gidince biz de hâliyle
teyzemlerde kalmak durumundaydık.
Anneciğim birkaç güne kadar
dönecek sanıyordum. Babam, her akşam bizi telefonla arıyor, annemin
sağlık durumu hakkında bilgi veriyordu. Her defasında biraz
rahatlıyorduk ama ertesi günün akşamına kadar, o bitmek bilmeyen
vesvese içimizi bir kurt gibi kemiriyordu. Rüyalarımda her gece
annemi görüyor, büyük bir istekle ona koşuyor, koşuyor bir türlü
kavuşamıyordum. Kan ter içinde uyanıp, hıçkırarak ağlıyordum.
Babamın son telefonu bizi iyiden iyiye üzmüştü. Annem kesinlikle
ameliyat olacaktı...