“Ben Hasan’ı kendi kümesimize
göndermiştim. O ise amcamızın kümesine gitmiş...”
Geçtiğimiz günlerde amca
çocukları, kuzenlerimiz ziyaretimize gelmişti. Kendileri her şeye
rağmen köyü terk etmeyen, çifti çubuğu bırakmayan yiğit Anadolu
delikanlısıdırlar. Bu iki kuzenle hâl hatır sorup şuradan buradan
muhabbet ederken çocukluğumuzdaki bir anımızı hatırladım.
Zannediyorum 1996 veya 97
yıllarıydı… Hepimiz çocuk yaştayız… Ben onlardan birkaç yaş
büyüktüm. Köyümüz uçsuz bucaksız ovaya sahip… O yıllarda şeker
pancarı ekmek bir gelenekti… Kocabaş pancarı derdik… İşte o gece
kocabaş pancarı ekili tarlaları suluyoruz… O gece eve de gelememiş
yatıda kalmıştık…
Ertesi gün öğleye doğru
laflarken “ne yapalım ne edelim” diye konuşurken aklımıza geldi
“bir mangal yapalım” dedik.
Yapalım ama cepte para yok,
yanımızda mangal yapacak malzeme yok… Serde ergenlik var…
Heyecan var… Akla geleni hemen uygulama azmi var… Dedim ki
benden altı yedi yaş küçük kuzene:
-Hasan ne yap biliyor musun? Bin
şuradan mobilete, köye var. Dedemin kümese gir. Tuttuğun iki üç
tane tavuğu koy bir torbaya al getir. Burada keseriz ve pişirir
yeriz… Güzel bir piknik yaparız…
Hasan mobilete binip köye gitti…
Biz de ateş yakıp piknik için hazırlığa başladık…
Nice zaman sonra çıktı geldi
Hasan. Ama eli ayağı titriyordu… Heyecan ve korku içindeydi.
Getirdiği torbaya baktık ki bir küçük ferik var. Şaşırmamak elde
değil…
-Hasan bu ne?
-Dede'nin kümeste bu
vardı.
-Yahu nasıl olur? Kümes tavuk
doluydu aslanım.
-Ben bunu bile alırken korkudan
altıma kaçıracaktım. Siz ne diyorsunuz yahu?
Derken anlaşılmıştı konu… Ben
Hasan’a “dedemin kümese git” derken bizim kendi kümesimizi
söylemiştim. Dedemlerin kümesini… O ise ismi Dede olan amcamızın
kümesine gitmiş. Tamam, o da bizim akrabamız ama yine de habersiz
almak uygun değil. Ne var ki Hasan korka çekine bir feriği alıp
gelmiş. O yıllarda yaşça onlardan büyük olsam da ben de çocuğum
tabii ki.
Tuttuk o feriği kestik, derisini
yüzdük. Piknik yapalım diye ateş yaktık ama doğru dürüst
pişiremedik. İs oldu kömür oldu… Piknik elimize yüzümüze
bulaştı…
Nice zaman sonra konuyu amcamıza
da anlattık helallik aldık tabii ama "Dedemin tavuğu" konusu o
zamandan beri hep bir hatıra olarak gönlümüzde yaşar.
H.
Özdemir-Konya