“Tepe aşağı olduğum için kan
beynime hücum etmişti. Hareket de edemiyordum!..”
Vurulan keklik, şöyle bir iki
takla attı ve az ileride çakıllı bir yere yuvarlandı... İşte
birinci kekliğe az sonra sahip olacaktım... Yavaşça yerimden
doğrulup, kekliğin düştüğü çakıl araziye yöneldim... Kekliğin
düştüğü yer bir enteresandı... Etrafı iri taş parçalarıyla dolu,
çukurca bir yere yuvarlanmıştı. Eğilip almam pek mümkün değildi.
Ancak, yere uzanıp, gövdemi çukurca kısma sarkıtarak, elimi kekliğe
uzatıp alabilirdim... Düşündüğüm gibi yapıp, gövdemi aşağı sarkıtıp
elimi kekliğe uzattım.
İşte o anda bir bataklık içine
doğru kaydığımı hissettim... Şöyle bir iki hamle yapıp, kendimi
geri çekip kurtarayım dedim ama çabaladıkça aşağı kaydım... ‘Ha bir
daha', ‘ha bir daha’ derken, hayret ki çok yumuşak olan balçık
içine kafam ve gövdem belime kadar girmişti... Debelendikçe
batıyordum... Kekliği çoktan unutmuştum ama bu ne menem yerden
nasıl kurtulacaktım Allah’ım... Bir müddet öyle
bekledim.
Ama nefesim
daralmaya...