“Hatırayı okurken hıçkırarak
ağlayan anne ve babaya dilim döndüğünce bazı şeyler
anlattım...”
Öğrencim Yasemin’le ilgili
hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum. Defterine yazdığı veda
mektubu şöyle devam ediyordu:
“Dedeciğim aslında hep senin
ölümünden korkuyordum. Sen ölürsen ne yaparım diye kahroluyordum.
Sen olmayınca, desteğimin, gücümün yıkılacağını düşünürdüm. Zaten
sen ölünce yaşayacağımı sanmıyorum. En fazla ne kadar yaşanır ki?
Zaten nasıl olsa hepimiz öleceğiz.
Sevgili arkadaşım Sevim,
biliyorum bugün bana çok kızdın. Çünkü senin hareketine karşılık
böyle davrandığımı sandın değil mi? Hayır… Kusuruma bakma. Senin
sırlarını asla kimse bilmeyecek. Kendimle birlikte mezara
götüreceğim onları… Benim en çok zoruma giden bir öğrenci zayıf
almaya başlayınca hemen ona şımarık damgasının vurulması, nedeninin
araştırılmaması… Hiç kimse bilmiyor ki aslında zayıf alan her
öğrenci çok üzülüyordur. Ve öğretmenler öğrencileri niçin
notlarıyla değerlendiriyor ki! Bir insanı sevmek için illa
onun...