“Ne zaman çocuğuna aksi davranan bir veli görsem
aklıma Akın gelir… Zorla güzellik olmaz...”
O yıllarda ben de çocuktum.
Ortaokula gidiyordum. Akın adında bir arkadaşım vardı. Derslerine
pek çalışmazdı. Evlerine ders çalışmak için gittiğimde de kendisini
genelde bir köşede ağlar hâlde görürdüm.
Babası onu derslerini aksatıyor
diye sürekli azarlar, hatta kulağını filan çekermiş. O da
babasından korktuğu için dersler sebebiyle babası ona kızdığı için
derslerden nefret eder olmuş. Bir gün Akın ile konuştum. Enteresan
bir eğitim mantığı vardı.
Bizler okula sınıf geçmek için
gidiyorduk. Sınıftan geçer not aldık mı evdekiler bize “akıllı”
diyordu...
Okulun birinci döneminin
bitmesine az bir zaman kalmıştı. Akın’ın dersleri iyi değildi. Üç
tane zayıfı vardı. Babası ise “zayıf getirirsen seni evden
kovarım” demiş. Ben Akın’ı sıkıştırıyordum. Akın bir türlü
dinlemiyor, “üstüme gelme Murat. Senden de nefret ederim. Beni
okumaktan nefret ettiren ailemdir. Onun için okumaktan bıktım”
diyordu.