“Küçük oğlan kapıda donmuş vaziyette kalakalıyor. Benzi sapsarı.
Hiçbir hareket yok!..”
Değerli dostum Adalet Başmüfettişi Erdinç Dinçer’in Güneydoğunun
bir ilçesinde yaptığı denetim sırasında incelediği bir ağır ceza
dosyasına konu olan cinayetle ilgili bana anlattıklarını, olayı bir
dramatize ederek sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu hikâye, sanık ve tanık ifadelerinin bir özetidir. İki erkek
kardeşin, babalarının yönlendirmesi sonucu kız kardeşlerini
tasarlayarak öldürmeleri ile bir "töre cinayeti"dir!..
Babaları ve iki oğlu tutuklu ve müebbet hapis cezası ile
yargılanmaktadır. Deliller hemen hemen toplanmış ve dosya karar
aşamasına gelmiştir. Sanıklar ve iki tanık ifadelerinde olayı
ayrıntısı ile anlatmışlar.
Sanık baba bir gece yarısı tuvalete kalktığı sırada, kızının
odasından hafif hıçkırık sesi geldiğini duyunca bir süre
dinledikten sonra ışığı yanan oda kapısını aniden açar ve kızının
korku içinde elindeki kâğıdı yastığının altına soktuğunu görüp
hemen onu ele geçirir.
Bu iki satırlık mektup şöyledir:
“Zara, son bir kez daha görüşelim, aynı yerde; sana anlatacaklarım
var...”
Altında isim ve imza yok.
Adam çılgına döner. “Vay sen o serseri ile buluştun ha!”
Haykırarak ağzından köpükler saçarak kızının üzerine çullanır.
“Vallahi baba eli elime değmedi” diye inleyen kızını ayaklarının
altına alıp çiğnemeye başlıyor. Gürültüyü duyup uyanan anne ile iki
ağabey odaya koşuşmuşlar. İlk giren büyük oğlana mektubu vermiş
baba. Oğlan okuyunca “Vay sen namusumuzu iki paralık ettin!” diye
haykırıp ekmek tahtasını kaptığı gibi var gücüyle kardeşinin yüzüne
çarpınca kızcağızın ağzı burnu kan içinde kalmış…