Biz vakıf deyince hep eski eser zannediyorduk. Demek böyle güzel
çiftlikler de vakıf olabiliyormuş!..”
Öğrencileri taşıyan otobüs, çiftliğin geniş kapısı önünde durdu.
Öğrenciler çiftlikten içeri koşuşurken öğretmenleri çocukların
sevincini izliyordu. Cennetten bir bahçe gibi yemyeşildi etraf.
Ağaçlar, kuş sesleri, fıskiyeler, göz kamaştırıyordu… Herkes
gördüğünü diğerine gösteriyordu:
-Ay şu kuzulara bakın! Ne kadar güzeller. Ne kadar bakımlılar!
-Atlara bakın. Yanındaki taylar ne kadar sevimli kişniyor öyle.
Bu arada kendilerini karşılayan çiftlik yetkilisini selamladı
öğretmenleri. Çocukların heyecanı yetkiliyi de sevindirmişti:
-Çocuklar hoş geldiniz… Bakın daha ileride buzağılar var, boğalar
var…
“Yaşasın!” diye bağırdı çocuklar… Yeşillikler arasında yürürken
yetkiliye sorular yağmaya başladı:
“Bu çiftlik sadece hayvanlar için mi? Şu ilerideki koca silindir
kuleler ne oluyor? Bu çiftliğin sorumlusu kim?”
Yetkili gülümseyerek anlatmaya başladı:
-Bu çiftlik kimsenin değil, bir vakfın…
-Vakıf mı?
-Evet bu çiftlikte hayvan ve tohumlar ıslah ediliyor. Yani,
çevremizdeki en sağlıklı hayvanlar seçilip satın alınıyor. Burada
bakım yapılıyor. Onların üremesi sağlanıyor. Böylece bir sonraya
koyun, inek, at gibi semiz ve bakımlı ve de soylu hayvanlar
üretilmiş oluyor. İleride gördüğünüz koca silindirler de depodur.
İçleri buğday, arpa, yulaf, nohut, mercimek doludur. Hepsi en
kaliteli tohumdur. Bunlar bu silolarda saklanır.
At kişnemeleri, kuzu sesleri arasında öğretmenleri sordu
yetkiliye:
-Bu modern vakıf yeni mi kuruldu?