“Kazandığımı onun uğruna
harcıyorum desem yeridir. Ama benim için hiç önemi
yoktu...”
Onunla askerde iken tanışmıştım.
Dışarıdan sıradan gözükse de aslında o çok farklı biriydi.
Güzelliğinden çok konuşmasına, nezaketine, bir genç kız olarak onda
bulunan ürkek utangaçlığa, heyecanına ve mahcup olduğunda yüzünün
al al olmasına bayılıyordum... Kısaca söylemem gerekirse ona
Ferhat’ın Şirin’e âşık olduğu gibi âşık olmuştum. Artık gecem
gündüzüm oydu. Gözüm ondan başka bir şey görmez
olmuştu... Allah’ım bu bir tatlı rüya ise o rüyadan
uyanmayayım istiyordum. Çünkü her şey çok güzel gidiyordu… Ama bu
rüyadan uyanacaktım… Hem de kahrolarak…
Aileme “onunla evlenmem
gerekiyor, beni evlendirin” dedim. “Kızı ve ailesini tanımadan
olur mu hiç?” dediler.
Ailemin bu sözünü “hayır!” olarak
kabul eden ben Şirin’imin uğruna evi terk ettim… Gençlik veya
delikanlılık dedikleri bu olsa gerek… Nereye gidiyordum? Askerden
yeni gelmişim; iş yok, cepte para yok, kalacak mekânım yok… Git
bakalım nereye gidersen?
O yaşlarda bir de kupkuru inat
vardır. Biz onu gurur zannederiz. Verdiğimiz sözü çiğnemeyiz.
Titresek de kuyruğu dik tutarız… Akşam oldu hem aç hem yorgunum;
ondan da öte ruhen perişan bir hâldeyim… Ama kalacak yerim yok…
Evime de kapıyı çekip çıktım diye gitmiyorum.
Gitmedim… Parklarda yattım
gitmedim… İş aradım… Bir lahmacun pide fırınında servis elemanı
olarak çalışmaya başladım. Motorla adreslere sipariş götürmeye
başladım. İş yerinin maaşı da hiç yoktan iyiydi ama gittiğim
yerlerde aldığım bahşişler bir maaşı aratmayacak kadar boldu.
İnsanımızın cömertliğine hayran kaldım.
Artık ekonomik özgürlüğüme
kavuşmuştum. Ama Şirin’ime kavuşamıyordum. İş çıkışı gece
yarılarına kadar telefonda konuşa konuşa kulaklarım kızarıyordu…
Kazandığımı onun uğruna harcıyorum desem yeridir. Ama benim için
hiç önemi yoktu. Ferhat Şirin için dağları delmişti. Ben telefonda
sabahlamışım çok mu?
Artık evlilik planları
yapıyordum. Birbirimize kavuşmaya az kaldı diyordum. Nereden ev
tutalım, nereden mobilyamızı alalım diye konuşurken birden bana
“artık ben evleniyorum” deyiverdi... Ben de sandım ki benimle
evleneceği için seviniyor. Meğer ailesi onu bir başkasıyla
evlendirmeye karar vermiş. O da ailesinin sözüne itiraz
etmemiş.
“Ben senin için evimi terk ettim
ya” dedim… O ise “Ben ailemin sözünden dışarı çıkamam”
diyordu.
-Birbirimizi sevmemiz nerede
kaldı?
-Ben annemin sözünden dışarı
çıkamam… DEVAMI YARIN