“Bilirsiniz işte, insan
sevdiklerine karşı üzüldüğünde ona yaptığı iyilikleri düşünür
böyle…”
Yutkundu ve devam etti. Normalde
Türkçeyi çok kaba konuşurdu ama bu sefer, Türkçeyi edebiyat
profesörü kadar düzgün kullanıyordu:
“Baba biz oturup bir kararda
bulunduk. Bu karar tamamen senin iyiliğin için. İstanbul’da bir
arkadaşım huzurevinin müdürü. Beni çok sever, ben de onu severim.
Babası Almanya'da bizim komşumuz. Sana çok iyi davranacaklarının
temennisini bana söyledi. Biz...